23 Nisan Ulusal Egemenlik ve çocuk bayramının 100.yılını idrak etmiş olacağız. Bugün milli egemenliğin bir zümre ve hanedandan alınıp, milletin içinden çıkmış TBMM’ne millet tarafından verilişinin anlamlı bir günüdür.
TBMM Milli Mücadele yıllarında milli egemenliğin yasa ve icra yetkisini kullanarak Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini atmış, bağımsız Türkiye Devletini bizlere emanet etmiştir.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve çocuk bayramı genç nesillere, ülkenin bağımsızlığının, milli egemenliğinin ve TBMM’nin ne kadar önemli ilke ve kurumlar olduğunu anlatmak için ihdas edilmiştir.
Milli egemenlik; bağımsızlığa, hukuk devletine giden yolu açar. Milli egemenliğe düşen bir gölge, milletin geleceğine, maddi ve manevi değerlerine yönelen bir tehdittir.
“EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR” ifadesi 1.TBMM’nin vazgeçilmez ilkelerindendir. Çünkü o yıllarda, sayıları etkin ve yetkin Osmanlı bürokratları ve entelektüelleri, Amerikan ve hatta İngiliz manda yönetimine girmekten bahsetmekteydiler. Mustafa Kemal ve arkadaşları ise, her türlü olumsuz şartlara rağmen, “milletin geleceğini milletin kendisi belirler, bu güç ancak onda vardır.” İnancındaydı. Onlardaki bu inanç ve kararlılık, Milli bağımsızlık yolunda sönmeyen bir ışık olmuştur.
Bugün Mili Egemenlik kavramı üzerinde, uzun uzun düşünmemiz gerektiği inancındayım. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal, siyasal ve uluslar arası sorunların yoğunluğu ve baskısı, Avrupa Birliği ülkelerinin egemenlik haklarının ve alanlarının ilke olarak daraltılması, nihai aşamada yok edilmesi, noktasındaki hassasiyetini görmemezlikten gelmek, ülkemiz için ileride telafisi güç sorunlar yaratır.
Günümüzde gelişmekte olan ülkelerin birincil sorunları ekonomik kalkınma ve meşruiyet sorunudur. Toplumlar refahı arttırmak ve şu an yaşadığımız korona virüsünü yok etmek için, büyük bir gayret göstermektedirler.
Kişilerin ve ulusların zenginlik ve refahı bağımsız, özgür bir vatan toprağı üzerinde bir anlam ifade eder.
Avrupa Birliği, üyeliğe kabul ettiği ülkelerde alt kültürleri abartılı bir şekilde öne çıkarıp ihya etmeye çalışırken, ulusun üniter yapısını paramparça edecek olan etnik ayrımcılığı teşvik eden dil ve kimlik meselesini ön plana çıkarmaktadır. “Parçala, böl, hükmet” prensibinin 21. Yüzyılda yeni tezgâhı olan milli egemenlik ve bağımsızlığın, Avrupa Birliği içinde yok edilmeye çalışılması, üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken önemli bir husustur.
Gelecekte eğer içi boşaltılmış bir 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamak istemiyorsak, bu bayramın karnavala dönüştüğünü görmek istemiyorsak, şimdiden ekonomik, sosyal ve siyasi beklentiler için Dünya ülkelerinin arzu ve isteklerini enine boyuna tartışıp, milletimize etraflıca anlatmamız gerekmektedir.
Gelecekte 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını, milli bayramları anma ve yaşatma derneğinin organize ettiğini görmek istemiyorsak, bunun ne anlama geldiğini, uluslararası ittifaklara dikkat etmemiz gerektiğini şimdiden düşünmemiz gereklidir.
SON SÖZ:
Cumhuriyeti kuran neslin çocuklarımıza armağan ettiklerini, biz onlardan geri almayalım.