İçeriden ve dışarıdan kuşatılmış, ablukaya alınmış, sorunlar yumağı haline getirilmiş, eğitimi, tarikat ve cemaatlere teslim edilmiş, bütçesi devasa açıklar veren, “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” söyleminin statlara sokulmadığı, “Ne Mutlu Türk'üm Diyene” sözcüğünün ırkçılık sayıldığı, 12 - 13 milyon mültecinin cirit attığı, vatandaşlığın para karşılığı satıldığı, Anayasa mahkemesi kararlarının yok sayılıp uyulmadığı, adli kararların sürekli tartışıldığı, zamanın behrinde Özal'ın bir kere delinmekle bir şey olmaz dediği bugün delik deşik edildiği, sıcak para uğruna her yolun mübah sayıldığı, fabrikaların, Tekel’in, Telekom’un, limanların, ne var ne yok satılıp borcun katlandığı, birilerinin yiyip milyonların baktığı, gelir dağılımının yoksullar aleyhine sürekli bozulduğu diğer yandan “itibardan tasarruf olmaz” denilip kaynakların acımasızca savrulduğu, liyakatin çiğnendiği, haklı olanın değil güçlü olanın sesinin çıktığı, fabrikalarının satılıp geçme garantili dolar bazlı otobanlar, hasta garantili hastanelerle övünüldüğü, şehit cenazelerinin haber değeri bile olmadığı, ana muhalefet partisi liderinin linç edilmeye çalışıldığı, her gün yeni skandallarla çalkalandığı bir yılı geride bırakıyoruz.
Yeni yılda; Hak, hukuk adaletin demokrasi ve özgürlüklerin hayat bulması, gelir dağılımındaki uçurumun giderilmesi, bizi bugüne kadar bir arada tutan laik düzenin özenle korunması, geleceğimizin teminatı çocuklarımızın tarikat ve cemaat garabetinden kurtarılıp dindar, kindar değil özgür düşünceli yarınlarına güvenle bakan kendi ayaklarının üzerinde durabilen çağdaş bir yapının oluşması umudu ve temennisiyle 2024'ün ülkemize ve tüm dünyaya barış ve huzur getirmesini temenni ederim.