Servet TÖZ
Rektör Aldemir’in önünde iki yol var!
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Osman Selçuk Aldemir, görevi Prof. Dr. Cavit Bircan'dan devralmasının üstünden tam 182 gün geçti.
ADÜ Atatürk Kongre Merkezi'ndeki törende Aldemir, öncelikli görevlerinin üniversitede teröre müsaade etmemek olacağını söyledi ve şu cümleyi kurdu:
"FETÖ, PKK/PYD, DHKP-C başta olmak üzere hiçbir terör örgütünün, öğrenciler arasında, akademik camiada, idari kadrolarda üniversitede barınmasına ve yapılanmasına asla ve asla müsaade etmeyeceğiz. En hassas olduğumuz konu bu."
Rektör Aldemir’e inanıyoruz ama “en hassas olduğu” konuda geçen 182 günde neler yaptığı konusunda herhangi bir bilgiye sahip değiliz.
Rektör Aldemir 15 Nisan günü basın mensuplarının karşısına çıktı ve “açtı ağzını yumdu gözünü…” Üniversitede ciddi yolsuzluklarla karşılaştıklarını, bir yılda 2 milyon zarar eden ADÜ İktisadi İşletmelerinin 26 günde 1 milyon 250 bin TL kar ettiğini belirterek; “Boğazımdan haram geçmeyecek. Boğazımdan 50 kuruş haram geçerse Allah yedi ceddimden sorsun. Bunu yiyenlerden de hesap sormazsam dünyanın en şerefsiz insanıyım” sözleriyle büyük bir iddia ortaya koymasının ardından tam 98 gün geçti.
Bu süre içinde ADÜ İktisadi İşletmelerini zarara uğratan sorumlular hakkında “Aydın Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundu mu? İdari soruşturma açtı mı? Ya da ne gibi yaptırımlar uyguladı?” konularında kamuoyunu aydınlatan bir açıklama bekliyoruz. Bu bir…
İkincisi Rektör Aldemir, ADÜ İktisadi İşletmelerinin 26 günde 1 milyon 250 bin TL kar ettiğini belirttiğine göre yeni zararların oluşmaması için başkalarına akan hortumun kesildiği aşikâr ancak hortumun yer değiştirmiş olabileceğine dair şüphelerim var.
İktisadi işletmeler kime bağlı bilmiyorum ama kesinlikle iş ehline verilmeli.. Çünkü işletmelerde derme çatma bir görüntü var. İşletmelerde yapılan satışlar derhal belgeye dayandırılmalı, otokontrolü sağlayacak elektronik sistem kurulmalıdır. Milyon liraları hükmeden işletmeler sandalyesinden masasına kadar görünen görünmeyen her şey daha modern bir görünüme kavuşturulmalı, Pamukkale Üniversitesi gibi bu işi iyi yapan üniversiteler örnek alınmalıdır. Çevre düzenlemesi için ADÜ Ziraat Fakültesi ile Peyzaj Mimarlığı bölümünden destek alınarak hem öğrencilerin hem de halkın rahat edebileceği bir ortam hazırlanmalıdır.
Hiç şüphe yok ki bu bir ekip işidir. Bu ekip hortumun yönünü değiştirecek değil, hortumu tümüyle kesip atacak anlayışa sahip olmalıdır. “Şeyh uçmaz, müridi uçurur” atasözünden hareketle kadrosunu doğru kurması için Kanuni Sultan Süleyman'ın 1557 yılında yapımı tamamlanan Süleymaniye Camii'nde görevlendireceği bir imamda aradığı şartları Rektör Aldemir’e hatırlatmak isterim.
İşte Kanuni’nin bir imamda aradığı özellikler:
Yüksek ilimleri ve alet ilimlerini bilecektir.
Arapça'yı ve Farsça'yı bilecektir.
Ayrıca, Latince'yi de bilecektir.
Kefere dini ile dinimiz İslam'ı mukayeseli olarak bilecektir.
Ata binecek, spor yapacak, güzel görünüşlü olacak ve güzel giyinecektir.
Evlenmiş olacak, karısı bir tane olacak ve güzel bir kadın olacaktır. (Harama bakmaması için)
İlm-i Teşrihi (İnsan yapısı ilmi) bilecektir.
16. Yüzyılda bir imamda aranan şartlar böyleymiş.
46 yıllık saltanatı ile Osmanlı Devleti’nin en uzun süre tahtta kalan padişahı olan Kânûnî Sultan Süleyman devri, Osmanlı Devleti’nin dünyanın en güçlü devleti olduğu dönemdir. Devlet, gerek askeri, gerek idari ve siyasi gerekse diğer yönlerden büyük bir gelişim kaydederek zirveye ulaşmıştır. Osmanlı Devleti’nin sınırları, çok geniş coğrafyalara ulaşmıştır. Bu başarının elbette başka sebepleri var ama bir tanesi işin ehline emanet edilmesidir.
Rektör imam ataması yapmıyor ama idari ve akademik kadro ataması onun yetkisinde… Kanuni'nin imamda 3 dil ile yüksek ilimleri bilen, spor yapan, güzel giyinen ve bir tane karısı olan gibi özellikler istediğini biliyoruz ama 60 bin öğrencinin emanet edildiği önemli kadrolara yapılan atamalarda hangi özellikler aranıyor bilmiyoruz. Örnek olsun diye Kanuni’nin imamda aradığı şartlar bilinsin istedim. Çünkü özel sektörde işletmenin kapısından sokulmayacak birçok kişi kamuda vazgeçilmez hale gelebilmektedir.
İyi niyetinden asla endişe etmediğim sayın Aldemir’in bu konulara el atmasını elzem olarak görüyorum. Zira Aydın’ın gözbebeği ADÜ’nün gelişmesi, büyümesi, marka bir üniversite haline gelmesi, bu kentte doğup büyüyen biri olarak beni ve halkımızı memnun eder. Rektör Aldemir bütün bunları iyi niyetle yapılmış bir dost uyarısı olarak kabul etmeli, gereğini yapmalıdır.
“Söz uçar yazı kalır” diye buraya not düşüyorum…
Rektör Aldemir’in önünde iki yol vardır. Ya Kanuni’nin devleti zirveye taşıdığı gibi o da ADÜ’yü zirveye taşıyıp, yıllar sonra bile iz bırakan bir rektör olarak hatıralarda yerini alacak ya da parlayıp arkasından hemen sönen saman alevine dönecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.