Metin AKOĞLU
Otel yangını ve sistemdeki çürümüşlük!
Kartalkaya Kayak Merkezindeki otel yangınında 79 masum insanımız can verdi.
Naklen yayınlarla ölümler izletildi…
Bebekler, okul çocukları, anneler, babalar ve yaşlılarımız…
Hepsinin bir hikayesi var…
Çığlıklar içinde yananlar, dumandan zehirlenenler ve kendi dinamikleriyle kurtulanlar…
“Ağla, karanfil ağla!”
Film olmasını çok isterdik ama hepsi gerçekti…
Her felakette olduğu gibi sorumlu /sorumlular aranıyor.
Bakanlık, belediye, tesis sahibi, işletme sorumlusu, ormancı, güvenlik görevlisi, aşçı, tabakçı…
Ben değilim!
Bizimle ilgisi yok...
Geldiler.
Başvurdular.
Başvuruyu geri çektiler.
Bizim ama kiraya verdim...
Sorumluluğumuz yok!
Ortada yanan bir otel, canlı canlı ölen insanlar var ama suçlu yok!
Soruşturma kapsamında 12 kişiye gözaltı yapılırken toplumun da gazı alınıyordu.
Milli yas, bayraklar…
Yangın merdiveni, ilk önce tartışılan konu oldu.
Yapı denetim, İş yeri açma gereği ruhsat, yangın söndürme sistemleri, yangın yeterlilik belgesi, sprinkler, alarm, siren, yangın kapısı, yangın kapısına giden ok ve işaretler, kapıların dışarı doğru açılması kurallarına ilişkin tartışmalar ise halen devam ediyor.
Her felaket yaşandığında bu ve benzeri tartışmaları yaparız.
Asıl olan, İnsan kaybı ve hasarın en aza indirgenmesi/hiç olmaması yönünde tedbirler geliştirmek ve önlem almak değil midir?
Kamusal sorumluluk yelpazesinde bulunanlardan kim, nerede, ne zaman, nasıl ve ne yapmış/yapmamış da bu felaketi yaşamışız.
Dağın başına bu tesisleri dikerken hesap kitap yapılmadığı belli…
2.200 metre rakımlı kayak merkezinde, mevsim şartları gereği yollar karlı-buzlu ve en yakın itfaiye gurubu, 42 km. uzakta bulunan Dörtdivan ilçesindedir.
Geldiler…
Marpuçlarla suyu tuttular ama çok geç kalınmıştı.
Uzaktan yangın söndürme sistemi ile bu kadar olabildi.
İtfaiye personeline sözümüz yok.
Onların samimi olarak verdiği söndürme mücadelesi övgüye değerdi ama insanlar yanarak öldüler.
Öldürüldüler!
Peki ama neden?
Gelen itfaiyenin deposu boşaldığında, yeniden dolumu nereden yapacaktı?
42 kilometrelik maraton koşu ile yine Dörtdivan’dan…
Allah aşkına bu nasıl bir planlama?
Uzaklık, rampalar, virajlar, aşırı kar yağışı, çığ ve sis gibi olumsuz meteorolojik şartlardan dolayı, her otelin en az bir itfaiye aracının olmasının kime ne zararı olurdu?
Yangın merkezindeki ilk alev dağılmaya başladığında, hemen yanı başındaki itfaiye aracı ile müdahale edilmiş olsa; sonuçları bu kadar vahim olur muydu?
Günlük kişi başı 30 bin lira yatak ücretinin alındığı ve 238 kişinin konakladığı bu otelde, sezonu 100 gün olarak kabul edersek 750 milyon liralık bir konaklama geliri, ayrıca yemek, kayak ve elbise kiraları, sıcak-soğuk içecekler, teleferik tesislerinden elde edilen yüksek rakamlar da göz önüne alındığında, bir itfaiye aracı ile 5 kişilik mürettebatı için ödenecek paranın ne önemi olabilirdi.
Kaldı ki Kartalkaya’da yedi tesis bulunuyor.
Yedi tesiste, yedi itfaiye aracı!
Bu kadar paranın döndüğü bu tesislerde, öngörüsüzlükler nedeniyle masum insanları öldürdük.
Şimdi belge ve suçlu arama zamanı…
Mahkeme...
Bilirkişiler…
2.200 metre rakımdaki tesiste çıkabilecek bir yangın için 42 kilometreden itfaiye arabası bekleyen zihniyet asla konuşulmayacak ve sorgulanmayacaktır.
Para kazanmak için iş yeri, tesis, fabrika vs. açılmasına karşı değiliz.
Yeter ki vahşice olmasın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.