Zeki Altınel
Örtülü Tarih
Yakın tarihimizin karanlıklarının, mumla (zorla) aydınlatılma döneminin bitmeye başladığını görmek bizi memnun ediyor. Yakın tarihimize yıkım tarihimiz de diyebiliriz. Çıkan yeni mecmualarda, kitaplarda belgelerin sunularak anlatımı bizi memnun ediyor.
Yakın zamandaki bazı hadiseler, yüzyıllarca süregelen, ışık saçan tarihimizin önüne karanlık perde gibi durdu. Bu karanlık perde, milletin sinesinde var olan ateşi söndürmek istedi. Ama olmadı. Olması zaten mümkün değildi.
İlahi kaideler ve hükümler; şanla, şerefle ve usulüne uygun yaşanınca, kişinin, inancın, tarihin sonuna nokta konamayacağını, ancak sekteye uğrayacağını, bu sekte neticesinde daha büyük bir filizlenmenin doğacağını söyler. Ehlince bu böyle bilinir ve inanılır.
Tedirginler zümresi arttı. Üzeri örtülmüş, gün yüzüne çıkmamış vahim hadiselerin bir bir ifşa edilmesi kimilerini elbette tedirgin ediyor. Ne alakası var diyenlere belgeler gösterilince yan çizmeler başlıyor. Bir sonraki cümle –ama canım.. la devam ediyor.
Bu tahribatlar sadece bizim millet için mi oldu sanırsınız. Bu tahribatlar dünya milletlerinin hepsi için oldu. Özellikle de İslam Milletleri için işlendi. Zira, son yüzyılların çoğunda, dünyanın ve İslam milletlerinin kalbi bizim milletimiz ve coğrafyamızdı.
Biz bize didinir, bazı kavramları allar pullar hale geldik de; uzun bir zaman dünyadan bihaber kaldık. Ama bihaber kalmasın diye o günlerden, bu günlere aslına uygun tohumlar(beyinler) ekildi. Ekilen tohumlar filiz oldu, filizler boy aldı.
Tarih ilmini öğrenmenin vacip olduğu belleğimizde yer etti. Tarihi okudukça gerçeklerin böyle olmadığını gördük. Hele üstü örtülen tarihleri karıştırınca, yapılan tahribatı öğrendik.
Şimdi o karanlık tarihi aydınlık hale getirme zamanıdır. Bu da aydınlık dönemlerimizde ki hal ve hareketleri “aynısının, tıpkısının, aynısı” şeklinde yaşayarak olur.
Gayret bizden, nusret ancak Allah’tandır. “Görelim Mevlam neyler,…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.