Ahmet KELEŞOĞLU
Nerede birleştik?
Toplum nerede birleşiyor?
Toplumun ortak bileşenleri nelerdir?
Milletin bir arada olma ve ortak amaç için birlikte yaşama isteği neleri ön plana çıkarır?
Ortak hedef ortak amaç ve ortak paylaşım için neler yapıyoruz?
Millet olmanın verdiği manevi güç nedir?
Vatan sevgisi, gurur, birlikte hareket etme isteği.
Tasada, kederde ve mutlulukta güç birliği..
Tüm bu sorulara cevap aramalıyız.
Eskiden ülke insanı olarak gurur duyacağımız çok şey vardı.
Sadece uluslararası müsabakalar değil tabii ki.
Bizi birleştiren ve harekete geçiren ortak kültürümüz vardı.
Önce milli bayramlarımız, koşulsuz bizleri bir araya getirirdi.
Şimdi ne oldu?
Bayramlar kutlanmaz oldu.
Küs kalmak toplumda normal karşılanmazdı. Büyükler küsleri barıştırmak isterdi. Şimdi ise insanlar birbirlerini elinden gelse bir kaşık suda boğacak. Sinirlilik çok yaygın. Buna bağlı stres ve topluma yayılmış bunalım hali var.
Tam bir klinik durum..
Bu kin bu nefret bu ayrışma…
Neden?
İslam dini yerinde duruyor.
Dinin bir günahı yok.
Ama dinimizi kendi çıkar ve kötü amaçları için kullananlar yüzünden insanımız ayrışır oldu.
Ortadoğu’nun gerici zihniyeti bizim rol modelimiz olamaz.
Laik Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş medeniyet anlayışından uzaklaşmak bize bir şey kazandırmaz.
Nereye gidiyoruz belli değil?
Cemaatlerin kurumlara yerleştiği söyleniyor.
Parlamenter yapı, kuvvetler ayrılığı sistemi ortadan kaldırıldı.
Kurumlar arası yetkiler değişti.
İfade özgürlüğü protesto hakkı sınırlı seviyede.
Televizyonlardan çocuklarımızın yerlerde sürüklendiğini görüyoruz. Çok acı veriyor bu manzara.
Nerede kaldı ileri demokrasi.
Hani yolsuzlukla, yoksullukla ve yasaklarla mücadele edilecekti.
Ne oldu?
Gelenekselleşmiş kurumlarımız aracılıkla anılır oldu.
Milyon dolarlar vergiden kaçırılıp yüzyıllık kurumlar zan altında kaldı.
Tarikatlarda kız ve erkek çocuklarına yapılan tacizler milletimizi derinden yaralamaya başladı.
Fikir ayrılıkları şiddet dilini öne çıkararak kin ve nefret söylemleri kullanılmaya başlandı.
Kibarlık ve saygı yok oldu.
Normal davranış dinamizmi bozuldu.
Olması gerektiği gibi davrananlara anormal bakılıp farklı tepkiler veriliyor. Tasvip etmediğimiz davranışlara normalmiş gibi muamele yapılıyor.
Bize neler oluyor?
Köyde kalan, şehre inemeyen köylülerimizin durumuna bir bakar mısınız?
Paraları yok bu insanların.
Çok fakirler.
Halleri perişan.
Kendi gözlerimle gördüm, insanın içi parçalanıyor.
Saf köylümüz yok oluyor, durumu biraz iyi olanlar şehirlere indiler, onlarda şehirde şaşkına döndüler.
Akıl rafa kalktı.
Haksız kazanç her şeye hükmeder oldu.
Bu ülkede çocuğuna pantolon alamadığı için kendini asan ve çocukları aç olduğu için kendini yakan babalar var.
İnsanlarımız ölüyor.
Önce deprem, sonra çığ felaketi, ardından şehitlerimiz.
İçimiz daha ne kadar yanacak?
Göz göre göre yok oluyoruz.
Eskiden ideolojik ayrımın, fikir ayrılığının tartışma ortamında bir kültürü vardı. Saygı içerisinde sabırla karşı tarafın konuşması dinlenirdi. Şimdi tahammülsüz bir halimiz var.
Parti liderleri tüzüklerini ve vaatlerini taraftarlarına açık oturumlarda aktarırlardı. Şimdi olmuyor, televizyonlar tarafsızlıklarını yitirdiler.
Ayrışma başladı.
Bir araya gelemiyoruz. İktidar partisi ile muhalefet partisinin taraftarları birbirinden nefret eder oldu.
Neden?
İttifak içinde olan yöneticiler kendi kitlelerine kışkırtıcı söylemlerde bulunmaktan vazgeçmelidir.
Demokrasi anlayışını hakim kılmalıyız.
Söylemler gündem belirlemekten öteye gitmiyor.
"Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım ve bu vatanı seviyorum" diyorsanız.
Saygı içinde sevginizi belli edin.
Birlik olun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.