Murat Akboğa, Aydın 24 ve Milliyet’in Konuğu Oldu
Ak-kar İnşaat ve Filo araç kiralama şirketinin sahibi işadamı Murat Akboğa, Aydın 24 Haber Genel Yayın Yönetmeni ve Milliyet’ten Servet Töz’ün sorularını yanıtladı.
Aydın 24 Haber ve Milliyet’in konuğu Ak-kar İnşaat ve Filo araç kiralama şirketinin sahibi işadamı Murat Akboğa. Murat Bey alçak gönüllü, maneviyatçı, entelektüel birikimi ile ön plana çıkan, ahlaki değerlere ve dürüstlüğe önem veren bir isim. Kendisinin gerek iş dünyasında ve gerekse siyaset çevrelerinde karşılığı olan bir isim. Aydın’da sevilen ve muhafazakâr kimliği ile ön plana çıkan bir isim. Aydınlılarla bütünleşmiş ve Aydın meselelerine kafa yoran bir isim. Yaklaşımları ve üslubu ile çoğu insanı sohbetine tiryaki yapan İşadamı Murat Akboğa’yı çalışma ofisinde ziyaret ettik. Aydın ve Aydın insanı ile bütünleşme sürecini konuştuk.
ÖNCELİKLE MURAT AKBOĞA KİMDİR?
Muhafazakâr bir ailenin en küçük ferdi olarak 1969 Diyarbakır’ da doğdum. Babam işadamı ve annem ev hanımıydı. İlkokul, ortaokul ve lise öğrenimini Diyarbakır’da tamamladım. İstanbul Teknik Üniversitesi petrol mühendisliği bölümü mezunuyum. Evli ve iki çocuk babasıyım.
İŞ HAYATINIZDAN KISACA BAHSEDER MİSİNİZ?
Ben iş bulma konusunda kendimi şanslı hissetmişimdir, bu konuda sıkıntı çekmedim. İyi bir üniversite den mezun olmanın avantajını hep yaşadım. Türkiye’nin sayılı firmalarından Demirören şirketler grubunda iş hayatına başladım. İşletme mühendisi olarak başladığım şirkette sonraları Tesis Müdürü olarak görevime devam ettim. Bir sürede Shell gaz da görev yaptıktan sonra Milangaz A.Ş. nin Aydın Tesisinde Tesis Müdürü olarak iş hayatıma devam ettim. 2005 yılından itibaren Mimar Otomotiv’de bünyesinde barındıran Yavuz Şirketler grubunda Yönetim Kurulu üyesi ve Genel koordinatör olarak görev yaptım. 2007 yılında kendi şirketimin başına geçtim. İnşaat ve filo araç kiralama sektöründe faaliyetlerime devam etmekteyim.
PEKİ AYDIN'A GELİŞİNİZ NASIL OLDU?
Aydın iline gelişim son derece ilginçtir. Eşimin Denizlili olması dolayısıyla Aydın’dan gelip geçmemiz eksik olmuyordu. Aydın’da akrabalarımız vardı. Yıllık izine her gelişimizde Aydına akrabalarımıza uğrardık . Bir gün İzmir’e giderken Aydın’dan geçiyorduk. Sürekli olarak Aydın’ın dokusu, iklimi, temizliğini konuşurduk. Tam bu sırada eşimin şöyle bir duası oldu. “Yarabbi böyle güzel bir şehirde yaşamayı bize de nasip et. İnşallah Aydın’a yerleşiriz ve Aydında yaşarız.” Benim de ilk tepkim olumlu oldu.
Eşimin bu duasından çok etkilendim. Aydın’ın eğitimde ki durumu, Aydın insanının sıcakkanlılığı bizi etkiliyordu. Çocuklarımızın da burada eğitimlerini devam etmesini düşünerek Aydın’da yaşamayı içimden geçirdim. Kısa bir süre sonra Demirören grubundan Aydın Tesis Müdürlüğü teklifi gelince tereddütsüz kabul ettim. Şimdi iyi ki gelmişiz diyorum. Aydın’a geliş maceramız böyle oldu.
HAYATINIZA YÖN VEREN BİR DÖNEMİNİZ OLDU MU?
2005 yılı benim hayatımın dönüm noktalarından birisi oldu. Aydın’da çok iyi dostlar edindim. Demirören grubunda çalışırken bu kez Mimar Otomotiv’in sahibi Metin Yavuz Beyden çalışma teklifi aldım. Şirketin CEO'su olarak çalışmamı teklif ettiler. Ticareti seviyordum. Ama Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birinde çalışıyordum. Yavuz grubu yerelde çok kaliteli bir firmaydı. Aydın’dan kopmamak adına yerele kaymamız gerektiği fikri oluştu. Çünkü Aydın’ı ne kadar sevdiğimizi, bu şehirden kopamayacağımızı da görmüş olduk. Biz Aydın aşığı olmuşuz farkında değilmişiz. Bu teklifi kabul ederek yerel sektöre adım atmış oldum. 2000 yılında ortağı olduğum Ak-kar adında bir şirketim vardı. Yavuz şirketler grubundan ayrıldıktan sonra, önce baba mesleği olan İnşaat sektöründe faaliyete başladım sonra küçüklüğümden beri otomobile olan ilgiminde etkisiyle Filo araç kiralama işi üzerine yoğunlaştım. Şuanda her iki sektörde de çalışmalarımız devam etmektedir.
FİLO ARAÇ KİRALAMA SEKTÖRÜNDEN BAHSEDER MİSİNİZ?
Filo araç kiralama sektörü bir çeşit rent a car sektörüdür. Ret a car dan ayıran en büyük özelliği büyük adetlerde uzun vadeli araç kiralama sektörüdür, dolayısıyla bireysel manada rent a car sektörüne göre daha kurumsal ve daha profesyonel bir sektördür. Rekabeti çok yoğun bir sektördür. Yakın zamanda ulusal firmaların yerel piyasalara girmesi rekabetin dozajının artmasına neden olmuştur. Bu durum artan operasyonel maliyetine karşın karlılığın azalması anlamına gelmektedir. Şirket olarak yerelde olmanın zorluklarını her zaman yaşamaktayız.. Ama zorluk ticareti dinamik tutan en önemli unsurların başında gelir. Yerelde en büyük sorun pozitif ayrımcılık olmaması. Yani yereli destekleme adına yerel şirketler birbirini desteklememektedir. Bu durum dışarıdan gelen firmaların işine yaramaktadır. Dolayısıyla dışarıdan gelen şirketler Aydına yatırım yapmamakta ve sermayenin dışarıya gitmesine sebep olmaktadır. Ak-kar filo olarak bütün yatırımlarımızı Aydın’a yapmaktayız. Kısacası bu şehirden kazandığımızı yine bu şehre yatırmaktayız. Bölgemizde yeni bir iş kapısı açma ve istihdam yaratmanın mücadelesini veriyoruz. Yerel firma olarak Aydınlı firmalardan pozitif ayrımcılık görüyor musunuz diye sorarsanız buna açıkça hayır diyorum. Bu durum Aydın’ın ticari olarak gelişmesi önünde çok ciddi engel oluşturuyor. Şirket olarak istihdam yaratıyoruz, tüm araç alımlarımızı, tüm satın almalarımızı, araç bakımlarımızı yerelde yaptırıyoruz. Kısacası paramızı Aydın’da bırakıyoruz. Eğer Aydın’daki yerel firmalar birbirini desteklerse Aydın daha fazla büyür.
AYDIN’IN AVANTAJLARI VE DEZAVANTAJLARI NELERDİR?
Ekonomik açıdan baktığımızda Aydın güzel bir konuma sahip. Yatırım yapılabilecek avantajlı yerlerden biri. Ben büyük bir yatırımcı olsam Aydın’a yatırım yaparım. Buradaki belediyecilik eğer bu işe kafa yorar ve imkân sağlarsa yatırımcılar Aydın’a rağbet eder. Burada yatırım için gerekli şartlar mevcut.
Dezavantaj nedir derseniz Aydında bireysellik çok ön planda. Kollektif çalışma söz konusu değil. Yereli destekleme noktasında pozitif ayrımcılık yapmıyor. Yerelde ticareten kişiler ve şirketler birbirlerini üçe beşe bakmadan desteklerlerse Aydın kısa sürede üçe beşe katlar. Filo, kiralama sektöründen bir örnek vereyim. Biz araç alımlarımızı Aydın’dan yapıyoruz. Servis ve bakımlarımızı da Aydın’da yaptırıyoruz. İstihdamı ve katma değeri Aydın’a sağlıyoruz. Fakat dışarıdan gelen büyük firmalarla ister istemez üç beş kuruş aramızda fiyat farkları oluşuyor. Aydınlı firmalar yereli destekleme adına bunu tolere edebilmesinden yanayım. Eğer bu yapılır ticaretten daha kolektif olunabilirse Aydın hak ettiği yere kısa sürede gelecektir. Şu an Aydın’ın hak ettiği yerde olmadığını düşünüyorum.
AYDIN’DA YERELİ DESTEKLEMEK AMAÇLI BİR HAREKET BAŞLATILMAK İSTENSE O HAREKETİ KİMİN BAŞLATMASI GEREK?
Yereli destekleme noktasında yeni seçilen ticaret odamıza büyük görevler düşüyor. Ticaret erbabıyla iççice olan bir oda görmek en büyük dileğim. Ben aidatını ödeyemeyen esnaf biliyorum. Bu konulara dikkat etmeleri gerekir. Ve ticaret erbabıyla iççice bir yönetim sergilerlerse kazanan Aydın olur, Aydın halkı olur. Bu konuda çabaladıklarını ve iyi niyetli olduklarını biliyorum. Üyeler kendilerine ciddi bir kredi açtılar bunu iyi değerlendirmeleri gerekir. Yereli desteklemede pozitif ayrımcılık yapılması yönünde öncü olmalarını beklerim. Aydın’ın çevre illeri İzmir’e Denizli’ye Manisa’ya bakıyorsunuz. Birde gelip Aydın’a bakıyorsunuz. Aydın hâk ettiği yerde değil. Aydın yereli desteklemekle büyür diyorum. Bunun yanında güçlü ulusalar firmaları da Aydın’a yatırım için çekmek gerekiyor. Bir iki ulusal firmanın buraya gelmesi Aydın’a büyük katkı sağlar.
SİZİ BİR SÜRE AKTİF SİYASETTE GÖRDÜK BİRAZ SÖZ EDER MİSİNİZ?
2002 yılında Aydın’da ki arkadaşlarımız Ak Parti’de siyaset yapmam için bana bir teklif getirdiler. Malumunuz 2001 krizini tüm millet olarak iliklerimize kadar yaşadık diyebilirim. Gecelik yüzde 7-8 bin faizlerin ağır yükünü millet olarak bizler çektik. Başbakanın bir şiir okumasından dolayı başına gelenlere ve mağduriyetine vatandaş olarak zaten tepkiliydim. Bu yüzden 2002’ den itibaren siyasete çok sıcak baktım. O günden itibaren de AK Parti’nin kademelerinde görev aldım. İl ve ilçe başkan yardımcılığı görevlerinde bulundum.
AYDIN’DA YAŞAYAN BİRİ OLARAK SON DÖNEMDE YAŞANANLARI NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?
Öncelikle şunu belirtmek isterim. Muhafazakâr bir ailede yetişmem sebebiyle bayrak ve vatan en büyük değerlerimizden ikisidir. İnsanlar demokratik ortamda düşüncelerini hür bir şekilde ifade etmelidir. Ancak süreç bir komploya kurban gitmeye başlıyorsa, ülkem ve insanlarımız zarar görmeye başlıyorsa işte orada durmayı bilmek gerekir. Hepimiz bir geminin içerisinde gidiyoruz, gemi su alırsa hepimizin ayağı ıslanır. Önemli olan uyum içerisinde herkesin haklarına saygılı olarak ülkemize zarar vermeden yaşamayı bilmek gerekir. Bakın son dönemde %4,6 civarlarında seyreden faiz oranları bu olayların uzun sürmesi nedeniyle %7,5’lara çıktı. Aslında bu olaylar ekonomimizi test etti, ülke insanının hoş görüsünü test etti, demokrasimizi test etti. Çok şükür tüm bunlardan anlaşıldı ki ülke ekonomisi, insanımızın hoşgörüsü ve demokrasimizle dimdik ayaktayız. Eskiden böyle bir olayla karşılaşılsaydı ekonomi iflasın eşiğine gelirdi, hamdolsun böyle bir hadise olmadı bilakis üretim verileri hiç etkilenmeden sürekli yükseldi. Bu Türkiye’nin gücünü gösterir. Bu hadiselerden azda olsa vatandaş olarak biz zarar görmedik mi?, Mayıs ayında ülke olarak son derece verimli bir ayı tamamlarken bu olaylar patlak verdi, bakın kanal İstanbul projesi, 3.köprü projesi, 3.havaalanı projesi cumhuriyet tarihinin en büyük projeleridir ve bu ihaleler sonucunda karlı çıkan Ülkemiz olmuştur. Çocukluğumdan beri hep IMF ile yatar IMF ile kalırdık bu kuruluşa sürekli borçlu olup durduk, sürekli IMF heyeti ülkemize gelir acı reçeteleri bırakır ve giderlerdi, bu reçeteler sonucu hep kaybeden ülkem insanları olmuştur. Çocukluğumda sık sık yağ kuyruklarına girer ve 3 paket margarin almaya çalışırdım. Ama çok şükür o günler geride kaldı, IMF ye borcumuz bitti, artık borç verir durumdayız. Kişi başı milli gelirimiz 3500 dolardan 10500 dolara çıktı. Enflasyon tek hanede dolaşıyor. Bu ülke on yıllardır 3-4 trilyon dolar faiz ödedi, ama artık ödemiyor. Ülkeme kalan bu para hizmet olarak bizlere geri dönüyor. Ama bu gidişten rahatsız olan dış güçler maalesef süreci baltalamak için elinden geleni yapıyor. Tarih boyunca hep bu entrikaları yaşadık, daha güçlü bir Türkiye istemeyenler her an bu oyunları tekrar tekrar sahneye koyacaktır. Millet olarak bu oyunlara karşı uyanık olmalıyız.
AYDIN’DA SİYASETİ NASIL GÖRÜYORSUNUZ. BÜYÜKŞEHİR SEÇİMLERİNDE SÜREÇ NASIL SONUÇLANIR?
Kısacası fırtına öncesi sessizlik gibi görünüyor. Malumunuz CHP’nin adayı hali hazırda belediye başkanlığı yapan Sayın Özlem Çerçioğlu hanımefendi. AK Parti ve MHP’nin adayları henüz belli değil, dolayısıyla sürekli ön planda olan doğal olarak Özlem hanım oluyor. Ama sürecin CHP için bu denli rahat geçeceğini düşünmüyorum. Süreçte AK Parti adayı çok önemli. Partinin aday belirleme süreci son derece profesyonel bir yol izlenmekte olduğunu biliyoruz. Genel Merkez ayağında son derece kurumsal bir çalışma yürütüldüğünü biliyoruz. Milletvekillerimiz ve il başkanımızın da dâhil olacağı bir süreçte aday belirleme çalışması neticelenecektir. Burada şunu belirtmek gerekir. MHP’nin aday belirleme sürece sağlıklı işlediği ve iyi bir aday çıkardığı takdirde MHP’den CHP’ye giden seçmenin geri dönmesi anlamına gelir ki bu süreç CHP’nin uykularını kaçıracaktır. Ben seçimlerin CHP’nin dediği gibi süt liman geçmeyeceği kanaatindeyim. Burada Aday ve meclis üyesi adayları seçim sürecine tesir edecektir. Gönlümden geçen Aydın’ın belediyecilik konusunda hak ettiği yere gelmesi için mutlaka iktidarın rüzgârını arkasına almasını sağlayacak bir sonucun olmasıdır. Aksi durumda Aydın hak ettiği belediyecilik hizmetini almakta zorlanacaktır.
SİYASETEN BİR BEKLENTİNİZ VAR MI?
Ben gönül eriyim, bugüne kadar talep ettiğim bir makam ve mevki olmadı. Bundan sonrada olmaz. Bugüne kadar ne görev verildiyse layıkıyla yerine getirme gayreti içerisinde oldum. Ben kendimi bu ülke sevdalısı, Aydın sevdalısı olarak görmekteyim. Başbakana binler gönül bağım var. Bana bir görev verildiğinde bu güne kadar seve seve yerine getirme gayret içerisinde oldum. Bundan sonrada aynı gayret içerisinde olacağım.
AYDIN’IN BÜYÜKŞEHİR YAPILMASI KARARINA NASIL BULDUNUZ?
Ben şahsım adına çok sevindim. Büyükşehir Aydın için büyük nimet. Büyükşehir Aydın için yüzyılın projesi. Ordu Büyükşehir olmayı çok küçük bir sayıyla kaçırmıştı, büyük mücadeleler verdi, şimdi bakıyorsunuz o sayıyı tamamlamışlar ve şu an Ordu’da büyükşehir olacak. Tüm Türkiye büyük şehir olmak için mücadele ederken Aydın’da ilk başta büyükşehir karşıtlarını anlamak mümkün olmadı, ama şimdi bakıyorsunuz şimdilerde herkesten daha fazla büyükşehir i istiyorlar. Her nimetin bir külfeti vardır. Nimet külfet dengesini iyi kurmak lazım. Büyükşehir Aydın’a inanılmaz katma değer katacaktır. Ben büyükşehir yasasını indirip okuyorum. Eksisi ve artısını araştırıyorum. Herkesin bunu yapmasını tavsiye ediyorum. Vatandaş kanunu okumalı, ne getiriyor ne götürüyor bunu öğrenmeli. Şimdiden belediye temizlik hizmetini köylere götürmeye başladı. Büyükşehir yasası çıkmazsa belediye bu hizmetleri götürebilir miydi? Seçilmek için her yol mubah anlayışı hâkim. İşte size elde var bir. Aydın’da söz sahibi yıllardan beri kalıplaşmış bir zümre var. Bu zümre bir mevcut durum, bir statüko oluşturmuş. Büyükşehir artık bu statükoyu kıracaktır. Güzel bir söz var. Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. İlk çağdan bu güne kadar insanlar değişime dur diyebilmiş mi? Diyememiş. Değişimin önünde hiç kimse duramaz. Bence yapılması gereken şey Büyükşehri Aydın’a nasıl daha fazla katma değer sağlayacak hale getirebiliriz. İlimizin önde gelenleri neler yapabiliriz diye bu işe kafa yormalarıdır diyorum. Büyükşehir kapsamında dışarıdan gelecek firmaların Aydın’ı büyüteceğini düşünüyorum.
EDİTÖR NOTU:
SAYIN MURAT AKBOĞA İLE YAPTIĞIMIZ RÖPORTAJ 13 TEMMUZ 2013 TARİHLİ MİLLİYET GAZETESİNDE DE YAYINLANMIŞTIR.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.