
Mehmet KIZILASLAN
Kalkınmacı üreten belediyecilik 2
Hükümetler, ne kadar yurttaşlarımızı tüketen, israf eden yöntemleri ile fakirleştirerek, kendilerine muhtaç duruma düşürüp, biat eder duruma sokmaya çalışırlarsa çalışsınlar; belediyeler bu durumdan kurtula bilineceğini Çağdaş ve özgürlükçü yerel yönetim modeli göstererek başarmak zorundadırlar.
Yerel yönetimler kültürel faaliyetler yaparlar, yapmak zorundadırlar da, ancak geçim sıkıntısı içinde bulunan insanlar; gittikleri etkinliklerden zevk almaları mümkün değildir. İzleyicilerin beyinlerinin bir yarısı, ertesi günkü sıkıntıları ile meşgul ise; ücretsiz gittikleri konserlerden bile, asla zevk alamazlar.
Yerel yönetimlerin öncelikli işleri kontrolsüz fiyat artışları ile acımasız kapitalizmin mantığı ile müşterilerini soymaya kalkan esnaflarımızı da denetlemektir.
Size bir kıymalı pidenin maliyetini çıkararak örnek vereceğim. 1 kg kıyma dan 18- 20 adet tek pide çıkar. Bir pideye düşen kıyma maliyeti 30 TL yapar. Bir pide hamurunu içini siz götürdüğünüzde 15 TL alan pideci para kazanıyorsa pidenin maliyeti 45 TL’dir. İkiye katlayıp satsa bile bu pidenin bedeli 90 TL yapar. Siz eğer bir pide fırınında bundan daha pahalıya pide yemek zorunda kalıyorsanız sebebi denetimsizliktendir. Bu suç belediyelerindir.
Bu olayı neden anlattım.
Çalışkan belediyelerimiz 3 kap yemeği kent lokantalarında 40 TL den satabiliyorlarsa, Lokantalar bu 3 kap yemeği 60 liradan satabilirler. Haydi bu üç kap yemeği 80 TL den satsınlar. Bu durumda bile belediyelerimizin esnafı ile rekabet etme mecburiyeti ortadan kalkar mı? Evet kalkar. Belediyelerimizde asli görevlerine dönerler mi? Evet dönerler.
Sakın ha sakın lokantacı ve pideci esnafımız kendilerine hasım olduğumu zannetmesinler. Bu konu her esnafımız için geçerlidir. Kendilerinin aşırı yükselttikleri fiyatlar yüzünden, müşteri sayısı ve ciroları düşmektedir. Sürümden kazanacaklarına, aşırı kardan kazanmayı amaçlamaları, eninde sonunda işlerinin kötüye gitmesini ve hatta birçoklarının iş yerlerinin kendileri yüzünden kapanacağını görmeleri için yazdım.
Bir esnaf, bir sanatkar, sadece birkaç alanda üreticidir ve yüzlerce alanda tüketicidir. Bilmeliyiz ki ürettiğimiz bir konuda, vatandaşımıza kazık atarsak; tüketici olduğumuz yüzlerce konuda kazık yemeye müstehak oluruz.
Olaylara bu açıdan bakma mecburiyetimiz vardır. Bu açıdan bakmadığımız sürece hepimiz başkalarına bir kalem malda kazık atarız. Yüzlerce kalem malda da kazık yeme sonucu ortaya çıkar.
İşte tam burada, Belediyelerimize cesurca yapmaları gereken bir görev düşer. Bu görevde denetim görevidir.
Efendiler üretim maliyetlerini etkileyen şeylerin başında kiralar gelmektedir. Belediyeler kiraların düşmesini de sağlaya bilirler.
“Yok ya! hükumetler bile bunu sağlayamadı” diyenlerinizi duyuyorum. İyi okuyun bu kısmı lütfen.
Belediyelerimize ait evler ve atıl değerinde kullanılmayan gayrimenkullerin hepsi elden çıkarılıp, imara açacakları yeni alanlarda; elden çıkardıkları bu gayrı menkullerin bedelleri ile, yeni iş yerleri ve yeni çarşı merkezleri kurulabilir. Daracık alanlarda astronomik rakamlarla kiraya verilen yerlerin sahipleri de terbiye edilmiş olur. Kiraların yeni iş yerlerinde ucuz olması diğer iş yerlerinin de fiyatlarının düşmesine sebep olur mu? Evet olur.
Kapitalist sistemlerde malın değeri arzın az olmasından dolayı yükselir.
Her orta halli belediyenin, 2000 in üzerinde gayrı menkulü vardır. Bunların en az yarısı da başkaları tarafından değerinin altında kullanılmaktadır. İşte bu malların hepsi kullananlara ve veya o köyde, mahallede bulunanlara açık artırmayla satılarak, elde edilen gelirlerle yeni iş alanları ve şehre inanılmayacak kadar büyüklükte ticari ve ekonomik hareket sağlana bilir.
Ey belediye başkanları efendiler, sizlerin tuzunuz kuru olabilir. Kültürel faaliyetlerde etkinlikleri huzur içinde seyrede bilirsiniz. Üç sıra arkanızda oturanlarda sizin gibi rahat izleye bilirler. Biliniz ki beş sıra arkanızda oturanlar rahat değiller. O etkinliklere parasız dahi olsa, gelemeyen, izleme huzuru bulamayan, beyni meşgul, ertesi günkü sıkıntıyı düşünerek, huzurlu etkinlik izleyemeyenlerinde başkanları sizlersiniz.
Bir şeyler yapmış olabilmek için değil, çözüm üretmek için iş yapınız. Öncelik sırası açlık ve yoksulluksa eğer, onu aşmak için faaliyet gösteriniz.
Tekrar uyarıyorum. Başarısızlığınız, hepimizin başarısızlığıdır. Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin bekası sizlerin başarısına bağlıdır. Sizler başaramadığınızda, genel seçimlerde, tüm ülkemiz kaybedecektir. O makamlarda oyunda oynaşta, olamazsınız. Yoksul insanların karnını kültürel faaliyetlerle doyuramazsınız. Öncelik İş imkanlarını artıracak yöntemlerdedir, Korkmayınız bu alanda projeler üretiniz. Bir daha seçilemeyecek dahi olsanız bu sizin asli göreviniz olmalıdır.
Muhtaç olduğunuz güç, sizlere oy veren ve sizlerden hizmet bekleyen halktır.
Saygılarımla.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Küresel Emperyalistler ; adeta iğne ile kuyu kazarcasına , sabırla ,yılmadan ve usanmadan çalıştılar . Bir Bayrak Yarışı gibi ,emellerini kuşaktan kuşağa taşıdılar.
Yanıtla (2) (0)Türk Ulus' unu çözdüler, bireylerarasında güvensiz ortam oluşturdular , insanları birbirine düşürdüler.
Tüm değerlerimizi yok ettirdiler. Bunu da bizzat bizi yönetenler eli ile yaptılar.
TSK , halkın en güvendiği kurum iken itibarını sıfırın da altına indirdiler. Nerdeyse en güvenilmez kurum haline getirdiler.
Demokrasi nedir ?
Yanıtla (2) (0)Satılıyor mu ?
Satılıyorsa nerede ve kaça satılıyor ?
Önce bunları bilmek gerekir
Demokrasi, seçim sırasında bol kesedeen atıp tutaraak yapılamayacak vaaddlerde bulunmak, kazandığı takdirde 10 bin , ötekisi 15 bin, bir başkası 20 bin personel alacağı sözü vermek midir ?
Söz verdiğin gibi 20 bin kişiyi işe alısın. Alırsın da kimleri , kimlerin yakınlarını nasıl alısın ? Garibanın, arkası olmayanın çocuğunu alır mısın ?
İki yıl önce Almanya' ya gitmiştim. KOBLENZ Şehrini daha önce çok gezmiştim. Münih' ten ,görev yaptığım eski Başkenti BONN' a giderken , Koblenz ' i bir kere daha gezip anılarımı tazeleyim. Dedim. Renn nehri kıyısında bir yere park ettik .Parkomatın süresini geçirdik ve 20 Euro Trafik cezası yedik. .Koblenz Belediyesine giderek cezayı ödedik. Belediye Trafik Şb.de sadece 1 ( bir) görevli vardı.
Ne dost işi, ne kebap şişi , ne de örgü şişi değil, Devlet işi vardı. Devlet işinde de olması gerektiği kadar kişi vardı.
İşte demokrasi, işte Belediyecilik işte halka hizmet
Veeee....
En önemlisi deeee
İşte güzel ahlak
İşte iyi ahlak
Yüreğinize ve ellerinize sağlık sayın KIZILASLAN.
Yanıtla (2) (0)Şairimiz Orhan Veli ' nin ünlü şiirini bilirsiniz..
Yanıtla (2) (0)Orhan Veli Der ki;
" Beni , bu güzel havalar mahvetti.
Böyle güzel bir havada istifa ettim,,
Evkaftaki memuriyetimden. "
Bu işin lam' i- Cim' yok. Kim ne derse desin .
Bu güzel ülkeyi de , " En iyi ben yönetirirm. " Diyerek bol keseden atıp tutan, yerine getirmeyeceği gayet açık olan vaadlerde bulunan , seçim öncesi ,seçmenlerin yanına ceketinin düğmelerini ilikleyerek gelen; seçildikten ve mazbatasını aldıktan sonra da, verdiği vaadlerin tümünü unutuveren , kendisini seçenlerin ,çeketinin düğmelerini ilikleyerek, ellerini ovuşturarak , iki büklüm gelmesini bekleyenler mahvetti.
Ağızlardan hiç düşmeyen, her olumsuzluğun suçlusu ve günah keçisi ilan edilen o
" Dış Güçler " ' hiç bir şey yapamazlardı, iç güçlerin işbirliği olmasaydı. He r ülkede her zaman " Dış Güçlerin " bir uzantısı ,ayağı ve işbirlikçisi mutlaka vardır.
Türkiye' de Belediyeler neden gerektiği gibi hizmet veremiyorlar ?
31 Mart Seçim kampanyasında denmedi mi ? " Oy vermeyene hizmet de yok " Evet. Oy vermeyene hizmet de verilmiyor.
Bir de : Oy vermeyene hizmet de yok denmiş olsa da asla umutsuz olmamak gerekir.
Sevr Antlaşması imzalanarak Yurdumuz , Arınç ' ın dediği ve Melih Gökçek' in yaptığı gibi, parsel parsel üleşildiğinde, Atatürk' ten başka, istisnasız, herkes Amerikan Mandasını kabul etmekten başka hiç bir umudun kalmadığını söylemişti.
Belediye Başkanı seçilenler de , Belediye Başkanı seçildikleri şehirlerin katmer katmer olmuş çözümsüz sorunları ve ödenemez borç batağı karşısında umutsuzluğa
kapılarak : " Bunca zamandır kimsenin çözemediği sorunları ben de çözemem, bu kadar borcu ben de ödeyemem, Bunca borcu mu ödeyim ? Halka hizmet mi götüreyim ? Halka hizmet , para ile götürülür. " Diyerek umutsuzluğa kapılarak her şeyi oluruna ve akışına bıraktıkları için, hizmet götüremiyorlar.
Ülkemizin kuşbakışı bu durumda..
Belediyeler neden bu kadar borca giriyor ? Bunca borç karşılığı elde edilen kazanımlar nedir ? Diye hesap soran yok, soruşturma açan yok. Tencere dibin kara - Seninki bendeen kara . Misali idare i maslahat gidiyor..
Sayıştay, eskiden hesapları denetleyip yapılan usülsüzlük ve yolsuzlukları ortaya çıkarıyordu.
Sayıştayı da susturduk elhamdül,llaah.
Diyerek ikt