Mehmet EROĞLU
Kağnıların Zaferi
Osmanlının uzun yıllar batı karşısında yenilgisi halkı oldukça yoksullaştırmış topraklarının pek çoğunu da kaybetmişti. Ülke hitap ve bitkin bir duruma gelmişti.
Mondros mütarekesinin imzalandığı 30 Ekim 1918 sonrası ümitsizliğe düşen Türk Halkı daha sonra ulu Önder Mustafa Kemal’in liderliğinde uzun ve çetin bir yoldan sonra savaşa girmeye karar verilir.
Çünkü Ulusun var olma veya yok olmak için savaştan başka bir seçenekleri kalmamıştı.
Uzun savaşlardan sonra kaybedilen topaklardan geriye kalan son yurtlarını da canları pahasına ya koruyacaklar veya emperyalizmin kölesi haline geleceklerdi.
Ulus için var olma hakkının tanınmayacağını iyi anladılar.
Ancak milleti bir hedefe toplayıp yeni bir ordu kurmak kolay değildi. Bunun için Mustafa Kemal 24 Temmuz 1919’da Erzurum daha sonrada Sivas kongrelerini toplayarak ulusun ve Ülkenin hiçbir devletin egemenliğine girmenin veya mandası olunmasının asla kabul edilmeyeceği kararı verildi.
Dağılan orduyu yeniden toplamak onları silahlandırıp eğitmek kolay değildi.
1921 yılının 13 Eylülünde Sakarya zaferi ile düşman kuvvetleri durduruldu.
Fakat bu emperyalist istilacıları yurttan tam olarak atmak için esaslı bir hazırlık yapmak gerekiyordu.
Seferberlik ilan edildi. Bütün maddi kaynaklar ordunun emrine verildi.
Yoksul olan Anadolu Halkının özverili davranışı yurt sevgisi ile ordunun araç ve gereçleri karşılanmaya çalışıldı.
Mustafa Kemal 5 Ağustos 1921 tarihinde başkomutan olmuş,7–8 Ağustos ‘da
TEKÂLİF-İ MİLLİYE emirlerini yayınlayarak bakın halktan ne istemiş:
“Her ilçede mevcut ev sayısınca bir takım çamaşır, bir çift çorap ve bir çift çarığı en geç 10 Eylül 1921 tarihine kadar tamamen hazırlayarak komisyonların ambarlarına teslim etmeye mecburdur.”
Bu hazırlıklar tamamlandıktan sonra 26 Ağustos 1922 saldırıya geçildi.
Türk Ordusunun karşısında Yunan gücü silah ve asker olarak çok fazla olmasına karşın Türk Ordusu Mustafa Kemal’in önderliğinde Yunan ordusuna büyük kayıplar verdirdi.
Türklerde on uçak varken Yunanlılarda 50 uçak bulunuyordu. Araç ve silah bakımından Yunan Ordusu kat kat fazlaydı. Yani arada korkunç fark vardı
Türk kuvvetleri işgal edilen vatanlarını ve namuslarını kurtarmak için can siper hane vatanların savunarak üstün düşman kuvvetlerine karşı 30 Ağustosta çok önemli bir zafer kazandılar.
Askeri verilere göre Yunanlıların kamyon ve cankurtaranlarla yaptıkları taşıma işine karşılık Türk Ordusunun elinde 3141 at arabası ile birlikte 2318 kağnı, 1970 öküz abası bu savaşın kahramanları olmuştur.
Türk Ordusunun arkasında sosyalist Dünya ile mazlum milletler bulunuyordu.
Değeli okuyucular kağnı kurtuluş savaşının simgesi haline gelmiştir. Bu nedenle Türkiye Büyük Millet Meclisinin baktığı millet bahçesine bir kağnı heykeli diktirmeye karar verilmiştir.
Kocatepe’de Mehmetçik hem aç hem de soğuktan üşüyordu. Ama oteyanda Yunan Ordusunun ayağında postal sırtında yün elbisesi ve karnı toktu olan Yunan Ordusu vardı. Bütün Dünya Yunan ordularının zaferinden emindiler. Dünya tarihçileri
Afyon hattında kurulmuş olan Yunan mevzilerini geçilmez diyorlardı. Bunların çok güçlü olduğu yazılıp çiziliyordu.
Geçilmez denen bu savunma hattını geçen Mehmetçik tarafından 30 Ağustos 1922 bu hattın altını üstüne getirdiler.
Mustafa Kemal “ORDULAR! İLK HEDEFİNİZ AKDENİZDİR İLERİ! “ emrini verir.
Yunan Ordularını bozguna uğratan Mehmetçik 7 Eylülde Aydın’a ardından 9 Eylül de İzmir’e girerek İzmir burçlarına şanlı bayrağı dalgalandırdılar.
26 Ağustos 1922’de kazanılan bu kutsal savaş sonrasında:
3 Ekim 1922 Mudanya ateşkesi ile savaşın durması ardından 24 Temmuz 1923 de Lozan antlaşmasının imzalanması ile dağılmış, parçalanmış, yakılıp yıkılmış Osmanlının küllerinden Yeni bir Türk devleti doğdu
29 Ekim 1923’te tüm dünyaca tanınmış Türk Vatanı, Türk Milleti ve güzel Türkçemizle bağımsız ve özgür Türkiye Cumhuriyeti Dünyaya ilan edildi.
Zaman olurda Afyon Kocatepe’ye çıkarsanız Mustafa Kemali ve emrindeki çarıklı Mehmetçikleri görür gibi olursunuz.
Hiç güneşin doğuşunu Kocatepe’den seyrettiniz mi? İlk ışıkların tepelerin eteklerin inmeden, bir duayı fısıldarcasına soluklanacak, sonra tüm Afyon ovasını aydınlandığını görürsünüz.
Orada 91 yıl önce kanla, canla yazılmış kahramanlık destanını fısıldayarak milli benliğimizi hatırlarsınız.
Kocatepe’nin en kutsal mabetlerden biri olduğunu görürsünüz.
1874 rakamlı tepede vatan aşkına düğüne gidercesine ölüme gidenlerin kefensiz yatan kahramanların ruhlarının hala vatan nöbeti tuttuğunu hissedersiniz.
Biraz ilerde başkomutan Mustafa Kemal’in büyük taarruzun başladığı günün sabahı kayalıkların üzerinden sahra dürbünü ile Afyon ovasını incelediğini görürsünüz.
Kocatepe’de her karış toprakla bağımsızlık savaşının son zaferinin büyük utkunun damgası vurularak, tam bağımsız Türkiye’nin mührü basılmıştır.
Bu duygu ve düşüncelerle başta baş Komutan büyük önder Atatürk olmak üzere aziz şehitlerimize minnet, rahmet ve şükranlarımızı sunarım.
Unutmayalım tarihini bilmeyen bir neslin geleceği de olmaz.
İstiklali olmayanın, istikbali olmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.