İzmir Körfezi’nin yeniden maviye dönmesi ve doğal yaşamın canlanması, çevre çalışmaları açısından umut verici bir başarı hikâyesi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın uyarıları sonrası harekete geçen İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yürüttüğü temizlik çalışmaları, çevreye duyarlı bir yaklaşımın ne kadar etkili sonuçlar doğurabileceğini gözler önüne serdi.

Denizin temizlenmesiyle birlikte karabatak, flamingo, pelikan gibi kuş türlerinin körfeze geri dönmesi, yalnızca canlı ve cansız varlıkların değil, aynı zamanda İzmir’in estetik ve turistik değerinin de yeniden kazanılmasını sağladı. Yürüyüş yollarında burnunu tutarak geçen vatandaşlar artık denizden yayılan kötü kokulardan arınmış bir atmosferde, doğanın keyfini çıkarabiliyor. Çalışmaların sosyal yaşama yansıyan olumlu etkileri, temiz bir çevrenin herkes için ne kadar büyük bir nimet olduğunu bir kez daha hatırlattı.

Bu dönüşüm, bizlere çevreye yapılan yatırımın yalnızca doğayı korumakla sınırlı kalmayıp, yaşam kalitesini artırmak için de ne kadar kritik olduğunu gösteriyor. İzmir Körfezi’nden çıkan güzel haberleri okurken, aklım ister istemez Büyük Menderes Nehri’ne kaydı.

BÜYÜK MENDERES'TE ALARM ÇANLARI

Büyük Menderes Nehri’nin durumu, ne yazık ki İzmir Körfezi’nin eski günlerini hatırlatıyor. Uşak, Afyon, Denizli ve Aydın’dan geçen bu önemli su kaynağı, yıllardır birçok işletme ve tesisin kontrolsüz atık sularına maruz kalıyor. Jeotermal tesislerin kimyasal atıkları, zeytinyağı fabrikalarının kara atık suları ve belediyelerin yetersiz ya da hiç çalıştırmadığı arıtma tesislerinden çıkan kirlilik, nehrin yaşam kaynağı olmaktan çıkıp adeta ölüm taşıyan bir kanal haline gelmesine neden oluyor.

Kirliliğin boyutları öyle büyük ki Büyük Menderes Nehri’nden yayılan ağır kokular ve çevresel tahribat, sadece canlı varlığını değil, çevrede yaşayan insanları da olumsuz etkiliyor. İzmir Körfezi’nde gördüğümüz başarılı temizleme çalışmaları, Büyük Menderes için de bir umut ışığı olmalı. Ancak Büyük Menderes için çok daha kapsamlı ve acil adımlar atılması gerektiği açık.

İzmir Körfezi’nin temizlenmesi için atılan adımlar bize gösteriyor ki doğru planlama, kararlılık ve bilinçle çevresel sorunların üstesinden gelinebilir. Ancak bu başarı hikâyeleri, sorunun yalnızca bir bölgeyle sınırlı olmadığını da hatırlatmalı. Büyük Menderes Nehri’nin de böylesine kapsamlı ve etkili bir çalışmaya ihtiyacı var. Kirlilik kaynaklarının tespiti, arıtma tesislerinin etkin çalışması ve işletmelerin çevreye duyarlı hareket etmesi için acil önlemler alınmalı.

Unutulmamalı ki doğa bizden yalnızca saygı ve özen istiyor. İzmir Körfezi’nde maviliği geri getiren çalışmaların başarıyla sonuçlanması, Büyük Menderes Nehri için de bir ilham kaynağı olmalı. Her birimiz, doğanın bir parçasıyız ve onu korumak, gelecek nesillere bırakabileceğimiz en büyük miras. Büyük Menderes’te de aynı özveri ve çabayla harekete geçilirse, umut veren bir değişim görmemiz mümkün.

Doğaya yatırım, aslında insana yatırımdır. İzmir Körfezi’nin yeniden hayat bulduğu bu günlerde, Büyük Menderes’in de aynı dönüşümü yaşaması dileğiyle…

Sevgiyle kalın!..