İyi ki öğretmenim!

Bu sözü kendime kuru bir teselli, boş bir övünme için değil, yetiştirdiği meyvelerden haz duyan bir ağaç, yavrularını uçuran bir kuş bahtiyarlığıyla söylüyorum.

İyi ki öğretmenim!
Ben kaynağını kitaptan, gücünü milletten, ilhamını tarihten alan, mutluluğunu  eserlerinde bulan bir mesleğin temsilcisiyim.

İyi ki öğretmenim!
Yurdumun en ücra köşelerinden gökdelenlerine, denizlerin en dibinden uçakların kanatlarına kadar, her yerde , her noktada benim mürekkebimin izleri var.

İyi ki öğretmenim!
Çok fazla yer görmedim aslında, yaşım da çok ileride değil. Fakat, gitmiş gibi bir bir öğrettim kutupları, Ay’ı , Güneş’i, kainatı. Bulunmuş  gibi anlattım Malazgirt’i, Niğbolu’yu, Sakarya’yı. Görmüş gibi tanıttım Adem’i(AS), Musa’yı(AS), İsa’yı(AS), Kainatın Efendisini(SAV). Yaşamış  gibi naklettim Roma’yı, Mısır’ı, Hicaz’ı, İran’ı, Turan’ı, Çin’i, Hindistan’ı.

İyi ki öğretmenim!
Hep yol gösterici olmam gerekti. Taşlı, dikenli  yollar yürüdüm adım adım. Gün geldi, bilgi filizi yetiştirdim çorak topraklarda. Nuh(AS) gibi  hep  inandım “Tufandan sonra ferahlık var” diye. Zaman geldi göz yaşı döktüm Yakup gibi hasretlikten;  bazen unuttum gönlümdeki yaraları Eyyüp gibi Mevla’nın sevdasından. Fakat hiç bıkmadım öğrenme ve öğretme davasından…

İyi ki öğretmenim!
Bana ne yaptığımı soruyorlar bazen. Çoğu  farkında değil yaptığım işin. Oysa ben;  Dilde kelime, Matematik’te sayı, Fen Bilgisi’nde formül, Müzik’te nota ve Şiirde ahengim. Çünkü ben; Büyük  İskender’e Aristo, Fatih’e Akşemseddin, Yavuz Sultan Selim’e   İbn-i Kemâl’ im. Kısacası, ben, kendim gibi bütün fanilere ışık veren bir mumum olduğumu farkettim, sönmeden.

Bizler “oku” diye başlayan bir kitabın muhatabı, “ Ben insanlara muallim olarak gönderildim.” ve “  İlim Çin'de de olsa bulup öğreniniz. “ diyen bir Peygamberin ümmetiyiz. Bu emirler ışığında,  bizlerin bilim, kültür veya sanat alanlarında başkalarından geri kalmamıza hiçbir mazeret yoktur.

“Eğitimdir ki bir milleti; ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.” Atatürk’ün bu  vecizesinin doğru bir tespit olduğu, günümüzde çok daha iyi anlaşılmaktadır. Kendi eğitim sistemini kuramamış milletler, başka milletlerin fikrî ve fiilî esareti altındadır.

Binlerce yıllık şanlı tarihimiz, dünya kültür ve medeniyetine kazandırdığı büyük şahsiyetlerle doludur. Bütün dünyadaki modern bilimleri takip ederek geliştirme davasının yanında insanımız, kendi kültürüne, medeniyetine ve yetiştirdiği evlatlarına da sahip çıkmalı, bunları oryantalistlerden öğrenmemelidir. Bunu öğretecek olanlar yine öğretmenlerimizdir. Bizi biz yapan, bugünlerimizin mimarları, yaşayan veya rahmet-i Rahman’a ulaşmış bütün sevgili öğretmenlerimizi dualarımızla yad ediyor,  minnet ve şükranla günlerini kutluyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum