Her sözcük bir tökezleme taşıdır

Sözcükler bizimle dalga mı geçiyor, yoksa biz miyiz sözcükleri yoldan çıkaran? Yoldan çıkmanın, ya da yola girmenin ne olduğu belli ama neden ‘yollu’ denilince anlam birden bire değişiveriyor? Hele hele ‘yollu’ denilen kişi bir kız,ya da bir bayansa?

Bir delikanlıya ‘ koçum’  ya da ‘kovboy gibisin?’ deseniz delikanlının çalımından yürüyüşü bile değişir. Aynı kişiye ‘N’ber lan koyun, ya da inek çobanı’ derseniz işler birden sarpa sarıyor.  

Halbuki ‘koç’ koyundur,  ’kovboy’ da inek çobanı .

Bir dürzüye ‘terzi’ derseniz sorun yok, ama bir terziye ‘dürzü’ derseniz başınıza geleceklerden sorumlu ben değilim.

Oysa ‘terzi’ ile ‘dürzü’ aynı kavağın kaşıklarıdır.

Her toplum yaşam koşullarına göre sözcük üretir ve ürettikleri sözcüklerle dillerini şekillendirirler.  Örneğin: Bir Türk, köpek sesini  ‘hav’ şeklinde duyar, bir Japon hav olarak duyduğumuz sesi ‘wan’, bir Koreli  “meong” şeklinde duyar ve yazar. Bir Türk, horozun ötüşünü “üü ü üüü” şeklinde duyarken, bir İngiliz  “cock-a-doodle-doo” şeklinde yazar. Atlar, Danimarkalılara göre “vrinsk” diye, İsveçlilere göre “gnägg” diye kişner

Türkiye’de en yaygın hitap sözcüğü ‘hoca/m’dır. Bu sözcük Tatarcada ‘huca’ şekliyle geçer ve ‘bir şeyin sahibi’ demektir. Yani bir kişiye ‘Hocam’ diye hitap etmişseniz,’siz onun kölesi, o da sizin  sahibiniz’ oluyor demektir.

Bir Azeri delikanlısından  ‘Kerhanede çalışıyor ve iyi kazanıyorum’ diye bir cümle duyarsanız,aklınıza ilk geleni unutun. Zira Azeri Türkçesinde “kerhane” “taş ocağı, taş ocağı işletmesi” demektir.

06. Ekim 2018 günkü Habertürk Gazetesi’ne göre; Sivas’ın İmranlı İlçesine bağlı “Kuz köy” köylüleri  kaymakamlığın kapısına dayanmışlar. Herkesin isteği aynı  ‘Köyümüzün adı değişsin, utancımızdan çocuklarımızın yüzüne bakamıyoruz’

Sonunda işin iç yüzü anlaşılmış; aynı köyde yaşayan Kürt kökenli bir vatandaş, “Kürtçede ‘kuz’ rahim demektir” demiş. (Anımsatma: Oysa ‘kuz’ Eski Türkçede bile vardır, kuzeyde kalan, soğuk bölge demektir)

Sözcükler bazen kurşundan ağır gelir insana. Bu nedenle 2.Abdülhamit  103 kelimenin kullanılması yasaklandığını biliyor musunuz? Yasaklı sözcükleri kullanan kendini Fizan’da (Fezzan) bulurdu. ’Tahtakurusu’ sözcüğü bile ‘tahtın kurusun/devrilsin’ çağrışımlı diye yasaktı.

Şimdi de değişik toplumların sevgi/aşk sözcüklerine bir göz atalım:

 Fransızca “chou” en sık kullanılan aşk sözcüğüymüş, anlamı mı? Lahana demektir.

Balkabağı’ anlamındaki  ‘chuchuzinho’  sözcüğü Portekizli geçlerin ağzından hiç eksik etmedikleri aşk sözcüğüymüş.

Sevdiğiniz bir Türk kızına ilân-ı aşk ederken   “Sevgilim, gözlerin tam bir yumurta gibi’ derseniz, o aşk orada biter.  Japon’sanız iş değişti, bu sözcük Japon gençlerin aşk sözcüğüymüş meğer.

“Chen yu luo yan”( batan balık, düşen kaz) sözcüğü Çin’de en çok kullanılan aşk sözcükmüş. (Söylenceye göre, “Xi Shi” isimli çok güzel bir kız varmış. Kız öylesine güzel, öylesine güzelmiş ki, bu kıza bakan kazlar kanat çırpmayı, balıklar nefes almayı unuttuklarından sizlere ömür, ölüp giderlermiş)

Çocukluğumda (Koçarlı / Kızılkaya) ninelerin şeftaliye  ‘tülü tombak’ derlerken, köylü kadınlar eşlerine ‘eşim/beyim/kocam’ demeyip ‘benim herif’  derdi.  ‘Herif’ sözcüğü şimdilerde bir hakaret sözcüğü olup çıktı. Aslında ‘herif’   "sanatkâr, saygın kişi, eş, yoldaş" demektir.

Ninelerin şeftaliye neden ‘şeftali’ demediklerini yeni öğrendim. Meğer  Farsçada ‘şaft / şaftālū’  sözcüklerini (argo dilde)  ‘öpücük / buse, İnciri de ‘kıç,popo’ demekmiş.

İnanmayanlara bir mezar taşından alıntı olan şu dizeleri okumasını öneririm: “Bir servi boylu, badem gözlünün şeftalisine doyamadan öldüm” (Kaynak: ‘Merhaba Anadolu’  H. Balıkçısı, Bilgi, 2010, S:141)

Bir köylü kadını kadar Türkçemizin kıymetini bilemedik.

Biri size ‘alçak’ dese ne yaparsınız? ‘Alçak’ ne demek olduğunu bildiğinizden mi küplere binersiniz?

‘Alçak’ “ halim selim, başkasının işine karışmayan, hak yemeyen ” demektir. Aslı “altçak” olan sözcük  “alçak”  biçimiyle dile yerleşmiş.  Sözcük anlamına bakılırsa, insanın olabildiğince alçak olası geliyor.

Bir sözcüğü ‘bilirim’ derken aman dikkat, zira her sözcük  bir tökezleme taşıdır.

Sağlıksız, sevgisiz ve şiirsiz kalmamanız dileğiyle bir başka dil/ekin yazımızda buluşmak üzere esen kalın

 nicesin yâr?

Nicesin diye sormazsın ya, haydi sordun diyelim

nice olduğum bana kalsın, ağabeylere ‘efe’

babaların oğullarına ‘ gızan’ dendiği yerdeyim

artık buralarda da eskisi gibi gök berrak değil

dün gece yaralı cumhuriyetime bombalar düştü

her gürültü yürek vurgunundan öte kuru gürültü

mantar kafalı toz duman bir dünya içindeyim

***

Kül, ateşin mi alevin mi günahı mıydı derken

unutuldu tahir makamlı o güzelim zeybek türküleri

kartal kanatlı eller indi yere, sustu davul zurnalar

bilinmeyen avuç içlerinin buz tuttuğu yerdeyim

dünya bile kırk beş derece eğikken kendi eksenine

uzanıp elimi tutmazsın ya, hadi tuttun diyelim

tasarlanmayan örgütsüz hâlimle aşklar içindeyim


(M.Genç,'Maviye Hariçten Gazeller' Dorlion/2020)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum