Ali AKSÜT
Gönlü viran olanın...
Bazen yazmak içimden gelmiyor, umutlarım kırılıyor.
Çok üzülüyorum. Hadi ben neyse ama sizleri de üzüyorum.
Gündeme getirilsin, işin sorumlularının kulakları çınlatılsın diye pek çoğu Aydın 24 okurları olmak üzere tanıdıklarımız yaşadıkları sorunları anlatıyorlar.
Bu günlerde halkın birinci gündemi, iğneden ipliğe uygulanan fahiş fiyatlar oldu. Hele temel gıda maddelerine gelen zamlar vatandaşın canından bezdirdi.
Üzerine bastıra bastırma “yazın bunları”, “Seçilmişler uyumasın” diyorlar. Seçimlerin ardından sağanak halinde gelen zamlardan şikâyet ediyorlar. “Zamların geleceği belliydi ama bu kadarını tahmin etmiyorduk” diyerek hayal kırıklığı yaşadıklarını aktarıyorlar.
Belediyecilikten alışkanlığım nedeniyle çarşı-pazar ile semt pazarlarını gezerim. Özellikle emeklilerin, küçük esnafın, küçük üreticinin nasıl ezildiğine tanıklık ediyorum.
Meyve ve sebze fiyatları el yakıyor.
Orta boy karpuz 100 lira, kayısının kilosu 40 lira, taze fasulyenin kilosu 100 lira olmuş. En ucuz olması gereken bu mevsimde domatesin fiyatı ateş pahası olmuş. Süt ve süt ürünlerinde fiyatlar ikiye katlanmış.
Esnafa, üreticiye sorarsan akaryakıt ücretlerini artması nedeniyle maliyetlerin arttığını söylüyorlar. Vatandaşa sorarsan “gelirimiz, giderimizi karşılamıyor” diyorlar.
Nasrettin Hoca misali herkes haklı görünüyor.
Bunların yanında bulanık suda balık avlamak isteyen bir sürü uyanık menfaatçi, fırsatçı kol geziyor. Hükümetin bu ekonomik gidişata, fırsatçılara “dur” demesi gerekiyor. Hayat pahalılığı nasıl çözülür, bilmem ama Hükümetin bu gidişata neşter vurması gerekiyor.
Sayısı milyonları bulan emeklilerden biri olarak, ben de feryat ediyorum. İçim yanıyor. Satırlara vuruyor yüreğimin acısı.
Cam kırıkları var ağzımın içinde…
Canım acıyor...
Yüreğim yanıyor...
Emekli ve dar gelirli vatandaşlar daha ucuz ürün bulmak için market market dolaşıyor. İçleinde oldukça yaşlı olanlar var. Yıllarca çalışıp, emekli olmuşlar. Tam huzurlu bir ömür sürecekleri bir zamanda ucuz ürün satın almak için kuyrukta ömür tüketiyorlar. Birçoğu kredi kartı ile yaşam sürüyor. Maaşı alınca borç ödüyor. Sonra bir sonraki maaş gününe kadar kredi kartına borçlanıyorlar. İçlerinde bankanın birinden aldıkları krediyi bir başka bankadan kullandıkları kredi ile ödeyip, borcu çevirenler var.
Bu satırları içim burkularak kaleme alıyorum. “Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır” sözünün gereği ‘şeytan’ olmamak için yazıyorum. Halkın geçim derdi çözülsün istiyorum. Nasıl mı? Onu da “hükümet bulsun” diyorum.
Bir yazının daha sonuna geldik. Neşat Ertaş’ın bir sözüyle nokta koymak istiyorum.
“Uyku girmez gözüne, gönlü viran olanın.”
Her karış toprağı şehit kanıyla sulanmış güzel ülkemizde bizleri sevindiren olaylar da yaşanıyor. Dünya şampiyonu olan milli okçu Mete Gazoz gururumuz oldu. Sevindik.
Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.