Çivisi çıkan dünya

Vampirler… Kan emici vampirler…

Mazlumların, Müslümanların, insanlığın kanını emen vampirler…

Kan ve gözyaşından beslenenler…

Yaşadığımız şu dünyada, insana huzuru barışı çok görenler…

Yaşam için bir lokma ekmek, bir yudum suyu esirgeyen, kutsal yaşama özgürlüğünü yok eden emperyalist katiller, cellatlar ve onların tetikçisi maşalar…

İzimler… Çeşit çeşit bilmem neler? Kapitalizm, sosyalizm, neoliberaller, Hristiyan demokratlar, vahşi kapitalistler, şimdiki adıyla küresel güçler…

Hepsi dünyanın ve insanlığın baş belası.. Sadece en yüce yaratılmış şerefli canlı varlık olan insanın, yüzbinlerin, milyonların kutsal yaşama hakkı özgürlüklerine binlerce kere değil, milyonlarca kere kurşun sıktılar, onları yok etmek için bombalar patlattılar. Dünyayı bize dar ettiler. Adeta dünyamızı cehenneme çevirdiler. Neden, niçin?

Bir avuç sömürgeci mutlu azınlığın çılgın refah ve lüks yaşamları, bitmeyen menfaat hırsları, doymayan egoları uğruna bu kadar kan gözyaşı akıtılması, insanların öldürülmesi değer miydi?

Yakılan yıkılan, yok edilen şehirlerde barut kokuları ve toz duman içinde yaşam savaşı veren yüzbinlerce çocuk, kadın yaşlı, kimsesiz yetimlerin çaresiz acı feryatlarını, çığlıklarını duyuyoruz. Pek çok defa belki yüzlerce defa televizyon ekranlarında görüyoruz.

Ey barış, özgürlük, insan hakları havarileri..! Ortadoğu’ya barış geldi mi? Irak’ ta ve Suriye’de huzur var mı? İnsanca yaşama özgürlüğü var mı? Sıra şimdi Libya’ da mı?

Bu efendiler için Türk, Kürt, Arap, Fars olmuş fark etmiyor. Batılı, doğulu, Ortadoğulu, Afrikalı, Asyalı fark etmiyor. Hele Sünni, Şii, Alevi, Müslüman, Hristiyan, Laiklik, tarikatlar ve dini cemaatler hiç fark etmiyor. Önemli olan bir tek şey, bu emperyalist efendilerin amaçladıkları çıkarları uğruna bu unsurları kullanmış olmasıdır. Yeter ki CİA’nın, Tel Aviv Mossat’ın, İngiliz M16’ın, Fransız, Alman, Rus ve Çin çıkarlarına çanak tutacak güdümlü tetikçiler olsun. Bu zihniyette yönetim, şahıs, aşiret, sülale ve dini liderlerden birileri olsun. Bizdeki hain FETO gibi. Günümüz İslam coğrafyasında ki Arap ülkelerinin durumu gibi.

Konuyu burada kısa kesiyorum, çünkü ben, uluslararası ilişkiler ve Ortadoğu uzmanı falan değilim. Malum bu hafta hepimizin bildiği ülkemizi, bölgemizi ve bütün dünyayı etkileyen olaylar yaşadık. Amerika, İran’ın önemli bir askeri aktörü, General Kasım Süleymani’yi vurdu, yok etti. Bu coğrafyada yıllarca kullandığı bir adamdı. Çok iş birlikleri oldu ve son kullanma tarihinde devre dışı bıraktı. Irak ve İran iyice karıştı. Milyonlar sokağa döküldü. Amerikan karşıtı protestolar ve intikam yeminleri. İran’ da üç gün yas ilan edildi. Cenaze kalabalık ve izdiham nedeniyle ancak gece defnedilebildi.

Hameney’ in sağ kolu ve İran’ın her türlü karışık işlerinin önemli aktörü Kasım Süleymani’nin cenazesindeki kalabalığın feryat figanı ve izdihamı nedeni ile 57 İranlı öldü. Pers ve Fars kültürü içerisinden İslam kimliği aramaya çalışan İran’daki bu ölüm olayı bana çok düşündürücü geldi.

Gelelim ülkemizde yaşadığım ve şahit olduğum cenaze merasimlerine. Rahmetli hemşerimiz, demokrasi şehidimiz Başbakan Adnan Menderes’in na’şının devlet töreni ile Yassıada’dan İstanbul’daki Anıt Tepe’ye taşınmasıyla ilgili cenaze töreninde bulundum. Bütün Türkiye “Menderes sevgisi” dolu bütün yürekler, yüz binler bu cenaze merasimindeydi. Sokaklar caddeler meydanlar insan seliyle doluydu. 40 otobüste Aydın’dan cenaze törenine katılmıştık. Bildiğim şudur ki Allah’a çok şükür bir tek vatandaşımız izdihamdan ölmedi ve kimsenin burnu dahi kanamadı. Keza daha sonra ki yıllarda 8. Cumhurbaşkanımız rahmetli Turgut Özal ve 9. Cumhurbaşkanımız rahmetli Süleyman Demirel’in cenazelerinde de yaşamadık.

ABD Başkanı Trump’ un İranlı General’ in Kasım Süleymani ve yanındakileri vurması, İran’ın üst perdeden intikam yeminleri ve mutlaka Amerika’ ya cevap vereceği ifadeleri arkasından hemen Irak’taki Amerikan üstlerine 15 civarı füze atıldı. İran, “büyük tahribat verdik, 80 Amerikan askeri öldürdük” der. Amerika’da ise Trump bir gün sonraki açıklamasıyla “durum normal herhangi bir personel zafiyeti vermedik” ifadesiyle biraz tansiyon düşürücü açıklamalarla taraflar soluk aldı görünüyor.

Bir taraftan bunları yaşarken Aydın Efeler’de ziyaret vesilesi ile sohbetlerine katıldığım 3-4 kişilik bir grubun tepki ve konuşmaları da çok ilginçti. Karşılıklı sohbette gruptan biri diğerlerine “Bırak sen Amerika’yı, Trump’ ı, İranı’ ı, Irak’ı, Libya’yı” diyor. “Biz ne halt edeceğiz? Türkiye ne olacak çok endişe ediyorum. Kabak bizim başımıza patlayacak diye korkuyorum” diyordu. “Askerimizi Libya’ ya gönderdik bir korgeneral komutasında görev yapacakmış, ateşkes ve barışı sağlayacakmış” diye konuşurken gruptaki diğer dostumuz cevap veriyor: “Bölgemizde, Akdeniz’de iş çığırından çıktı. Daha doğrusu dünyanın çivisi çıktı. Arkadaşlar Dünya savaşa doğru gidiyor. 3. Dünya Savaşı’n ayak sesleri kapımızda” diye cevap veriyordu. Savaş endişesiyle pek çok gencin, canların telef olacağından ve her gün öbek öbek şehit cenazeleri ile karşılaşacağımızdan dert yandı. “Oysa bu dünya da herkese yetecek ekmek, su, hava var dedi. Arıyorum Erbakan Hoca’yı, nerede hocamızın adil düzeni” dedi.

Sohbette ki üçüncü arkadaşta aynen şunu söyledi: “ Kimin için savaşacağım? Ne için ve neden? Savaş çıkarsa benim kaybedecek bir şeyim yok. Allah’ a bir can borcum var, onu da seve seve veririm. Ama bu ülkede bir eli yağda, bir eli balda olan kaymak tabaka düşünsün. Kaybedecek olanlar düşünsün.”

Bende bu söze çok düşündüm, hiç yorum yapmadan yorumu okuyucularıma bırakıyorum.

Benim aklıma Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” veciz sözü geldi. Bölgemizde Suriye’ de, Irak’ ta, Akdeniz’ de, Libya’da bazen savaşarak, bazen de savaşmadan barış çabaları sürdürülürken, ülkemizde öncelikle evin içinin barışını, birliğini ve huzurunu aklımızdan hiç çıkarmamamız gerektiğini düşündüm.

Cehenneme çevrilen, çivisi çıkan bu dünya insana neler düşündürüyor gördünüz mü?

Kalın sağlıcakla…  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum