Mehmet EROĞLU
CHP ve Kılıçdaroğlu
Değerli okurlar 16 Nisan yapılan Anayasa referandumunda “CHP kadroları başarılı oldular mı?” diye bir soru sorsak “evet başarılı oldular” diyoruz. Ama ülkemizde mühürsüz oylar nedeni ile yüksek seçim kurulu kararları gerçekten bu seçime gölge düşürmüştür.
Haklı olarak yapılan itirazlar Yüksek Seçim Kurulunca anında reddedilmiş muhalefetin tüm itiraz ve çabaları bir netice vermemiştir.
Seçimden sonra da CHP de bir kaynama olmuştur. Bu karışıklık ve her kafadan bir ses gelmesi CHP eskiden beri var olan bir durumdur.
Bazı milletvekilleri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun yetersiz olduğundan mutlaka genel başkanın değişmesi gerektiğini, partiye yeni kan ve can gelmesini savunmaya başladılar.
Benim kanaatime göre Sayın Kılıçdaroğlu bu seçimi ve daha önceden yapılan seçimleri başarılı bir şekilde yürütmüş elinden gelen bütün olanakları sonuna kadar kullanmıştır.
Önemli büyük şehirlerde Ankara İstanbul gibi CHP ve muhalefet umduğu desteği ve oyu almıştır.
Aydın genelinde CHP oyunu fazlası ile artırarak yüzde 65 üzerinde oy almıştır.
Bu da gösteriyor ki Aydın’da CHP örgütlerinin çok verimli çalışmaları bu başarıya büyük katkı sağlamıştır.
Bu arada gerek Efeler Belediye Başkanı Sayın Mesut Özakcan ve Büyük Şehir Belediye Başkanı Sayın Özlem Çerçioğlu’nun hizmetleri yatırımları halk tarafından takdir edilmesinin de bu başarıda büyük payları olmuştur.
Bunların yanında Aydınımızdaki bu büyük oy artışına MHP muhalefetini de unutmamak gerekir. Çünkü önceki dönem il başkanları ve yurt sever milliyetçiler bu referandum da büyük bir çaba göstererek hayır oylarının yükselmesinde bunların payları büyük olmuştur.
CHP Genel Başkanlık konusuna gelince parti içindeki muhalefetin başkaldırışını doğru bulmuyorum.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun “Partinin karışmasında sarayın parmağı var” demesi de bence çok ama çok doğru olmayan talihsiz bir demeçtir. Çünkü CHP de sarayın oyununa gelecek hiçbir milletvekilinin olacağına asla inanmıyorum.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun katılmadığım bir demeci de “Bazılarını kapının önüne koyarım “ açıklaması talihsiz bir açıklama. Sayın Fikri Sağları disipline havale etmesi CHP için iyi olmadı.
Bu konuyu yeniden değerlendireceklerine inanmak istiyorum.
Genel başkan değişince her şey değişecek mantığı ve “değişim” yolu ile tasfiyenin aracısı olduğunu görmemekte direnen bir yapı ile hem kendi kör, hem de toplumu körelten bir açmazdan nasıl çıkılacağı konusunu çok iyi düşünerek, kendini başkan görmek isteyenlerin
Çok iyi düşünmesi gerekir. Partiyi kısırlaşan kendine bağlı olanları bile iten, dolmak, doldurmak yerine, boşalan, boşaltan bir işleyişe teslim olmamalı.
Önemli olan Kimin başkan olacağı hiç önemli değildir. Önemli olan umudun adresi olmaktır. Yoksa CHP. Ülkenin, devletin, milletin, rejimin temel değerlerinin çözülmesinin önleyicisi olan bir muhalefet yapmak yerine, kendisi bir sorunun kaynağı olarak görülüyor.
İşte şimdi, başkan olmak ve başkanın etrafında toplanmak, parti ve ilkeleri uğruna mücadele etmek yerine, başkana yaranarak yerini kollamak ya da bir yer edinme hastalığını yenmek için bir fırsat.
Parti içi mücadelede ve şahısların konuşulduğu bir yapı, örgütü geriye iter. Güç, kitledir, örgüttür. Örgüt, kişi ile toplanırsa, kişi ile dağılır veya dağıtılır
Sadece CHP’lilerin değil, toplumun büyük çoğunluğu nefesini tutmuş CHP ayağa kalksın diye beklerken, % 49 kilidini ayağına vurup, 2019’a işaret eden bir söyleme tutunan anlayış, muhalefetin değil, iktidarın sesi olmaktır.
CHP oturduğu yere mıhlanan olmak istemiyorsa, kendisini var eden değer ve kişilere tutunarak ayağa kalkmakta daha fazla gecikmemeli; Atatürk’ün vizyonu yeniden var edilmeli.
Bunun için, gerekirse kendi koltuğundan olacak önemli bir tarihi kararlara imza atacak iradeler gerekiyor. Partili olmak, kurumu ve örgütü kendisinden önce görmek demektir.
Komutan olmak isteyenlerin değil, neferlerin sayısını çoğaltmalı CHP!…
Neferler azalıyorsa yengi kaçınılmazdır;
Komutan olmak isteyenler bu durumu iyi bilmeli.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.