Asuman DOKUZLU
Bir yılda kazandıklarımız, kaybettiklerimiz
Bir yıl daha sona eriyor. Umutlarımızla birlikte sona eriyor demeyi istemiyorum. Umutlanmak istiyorum çünkü. Geçmiş yıllarda olduğu gibi. Her giden yılı yeni dileklerle yeni beklentilerle uğurluyor ve büyük hayallerle gelen yılı karşılıyoruz. Oluyor mu bu beklentiler? Karşılık buluyor mu? Ne yazık ki olmuyor. Ve her sene yitik umutlarımızı elimize alıp yeni yılda yolculuk yapmak için adımlarımızı atıyoruz. Sonuçta ne oluyor; her adım başka bir hayal kırıklığı, her adım başka bir çöküntü. Şöyle bir seyrediyoruz ülkemizi her şey bir önceki seneden daha kötü, daha umutlarımız yıkılmış olarak, yüzümüzdeki tebessümü kaybetmiş olarak çaresizlik içinde seyrediyoruz.
Yeni bir yıla girerken bazılarını yeni karşılaşmalar, doğumlar yeni hayatlar beklerken bazılarını da ayrılıklar ve kaybedişler bekliyor. Kimileri kazanıyor. Kimileri kaybediyor. Gelenler, gidenler işte böyle dünya; her şey var içinde sevinçler, üzüntüler. Yitirdiklerimiz, sahip olduklarımız. Kimileri doğuyor, kimileri ölüyor. Doğanlar yeni bir hayat başlarken yüzümüzü güldürüyor, sevindiriyor ama ölenler arkalarında birçok acı ve acıyan bırakarak arkasından öylece baktırıyor. Bir daha dönmemek üzere ansızın çıktıkları yolculuklarda giderken el bile sallamıyorlar.
Yakın arkadaşım ve aynı zamanda çok çalışkan, başarılı ve iyi bir öğrencim olan Safiye Sarıbaşın eşi değerli insan ve siyaset adamı Nizamettin Sarıbaşıntam yeni bir yılın arifesinde ölümü Aydın da siyaset camiasında ve çevresinde çok derin üzüntüye sebep oldu. Temiz siyasetçi, düzgün, saygın, saygılı bir insandı. Ancak bilindiği gibi doğru, dürüst insanlar siyasette pek bir yerlere gelemiyorlar. Birlikte bir dönem aynı partide, bazen yan yana bazen de karşı karşıya çalışmamıza rağmen son derece düzgün bir insan olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Cenaze namazında birçok siyasetçi vardı, kimse ölümü düşünmeden tam gaz hayata devam ediyor. Ayrıca insanlar da bıktı,yoruldu ortalıkta siyasetçi görmekten, siyasetçi dinlemekten. Camide bile siyaset! Sanki onlar ölmeyeceklermiş gibi?
Sarıbaş ailesine ve yakınlarına baş sağlığı diliyorum.
Kimsenin yeri dolmuyor, kimsenin yeri doldurulamıyor. Her gidenin yeri koca bir boşluk. İnsan zamanla öğreniyor. Eş, dost, arkadaş, aile kim olursa olsun bu böyle.Kimsenin açtığı yeri kimse dolduramıyor herkesin yeri farklı, ayrı. İnsan yakınlarını ve çevresindekileri kaybettikçe anlıyor ki, en büyük gerçek ölüm. Bir gün öleceğini bilen insan kavga ediyor, çekişiyor, dövüşüyor. Ne için? Bir gün bırakıp gitmek için. En değer verdiklerini, en kıymetlilerini arkanda bırakıp gidiyorsun.
Hayat, herşeye rağmen güzel. Gelecek günler insanın içinde bir ışık olmalı ama bazen;gidenler daha mı şanslı? Demeden edemiyor insan. Gelecek yılın nasıl geçeceği konusunda içimde birçok korku var. İnsanların gözlerindeki umut ışığını söndürdüler, umutlarını çaldılar başka bir şey çalmanıza gerek yok! Umut hırsızlığı en büyük hırsızlık!
2019 un bizler için Türk ulusu için mutlu, umutlu, sağlıklı, geçim sıkıntısı derdiyle yaşamayan insanların olduğu, gelecekten endişesi olmayan, gülen yüzlü insanların yüzlerinin solmadığı, soğuktan donarak ölmediği, yokluktan intihar etmediği bir Türkiye istiyorum.
Herkesin yeni yılını kutlarım 2019 yılının bütün hayallerimizi gerçekleştirmesi dileğiyle, mutlu huzurlu sağlıklı seneler dilerim…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.