Arsin ilçesinde kaymakamdım. Bu sırada Maçka kaymakamı Amerika'ya gitmişti. Sayın Vali beni Maçka kaymakamlığında da görevlendirdi. İki ilçeden sorumlu olmuştum. Öğlene kadar Arsin'de öğleden sonra Maçka'da görev yapıyordum.

Bir gün öğleden sonra hava karardı. Şiddetli yağmur yağmaya başladı. Telefonla Maçka Emniyet Amirliğini aradım. Maçka'ya da yağmur yağmaya başladığını öğrendim. Emniyet aracıyla Maçka Deresi kenarında yaşayan vatandaşlarımıza anons edin, dere kenarından yukarıdaki yakınlarının evlerine taşınsın. Maçka deresinin yukarı kesimlerinde su birikintileri oluşmaya başladığını, giderek sel oluşabileceğini söyledim.

O akşam saat 23.00’da Maçka Deresi yukarısından gelen sel suları Maçka’nın dere kenarında ki binaları, dükkânları Karadeniz’e sürükledi. Anons yapılınca vatandaşlarda buna uydular. Can kaybı olmadı, sadece yol inşaatında çalışan işçi kulübesinden çıkmayan üç işçi sele kapıldı. Bunların cesetlerine de daha sonra aşağı kısımlarda rastladık aileleri cesetler bulununcaya kadar dere kenarındaki çalışmaları izledi. İlçede büyük bir panik başlamıştı. Ertesi sabahleyin dağ yolundan erkenden ulaştım. Hemen kaymakamlıkta ilçe idare şube başkanlarıyla toplantı yaptım. Afet durumunda yapılacak işleri gösteren dokümanlara göre işbölümü yaptım. Her görevli gösterilen işlerde çalışmaya başladı. Bu arada helikopterler stadyuma gıda yardımları getirmeye başlamıştı. Görevli olanlarla ve gönüllülerle gelen malzemeleri kaymakamlığa taşıdık. Helikopterler giderken de ilçede hasta olanları alıp Trabzon hastanelerine götürmeye başladı. Yollar selden tahrip olunca tek ulaşım aracımız helikopterlerdi. DSİ şantiyesi ve Köy Hizmetleri şantiyesindeki görevlilerle ana yolları açmaya başladık. Gelen un çuvallarını fırıncılara verdik. Fırıncılar devamlı ekmek çıkartmaya başladılar. Eczacılar kilit vurup eczanelerini kapatmışlardı. Emniyet görevlilerine “kapıları açın ilaçları tutanak karşılığı alın” diye emir verdim. Sağlık ocağına gelen hastalara ilaçları vermeye başladık. Lise binasını hastane haline getirdik. İlçede tifo salgını başlamıştı. Özel yurtlarda görevliler kapıları kilitlemiş kaçmışlardı. Kapılarını kırıp karyolaları yatakları battaniyeleri hastane haline getirdiğimiz lise binasına getirdik. O sabah sayın valim de ilçeye gelmişti. Beraber sel afetine uğrayan mahalleleri dolaştık. Halkla konuştuk. Vatandaşlar afet sırasında örgütlü ve hızlı çalışmayı görünce paniklemeyi durdurmuşlardı. Sayın vali ilçedeki çalışmalardan memnun olmuştu. Faaliyetlerinizi tutanakla yapın. Ödenek gelince ödemeye başlarsınız dedi. Vatandaşlar vakinin de tanlarına gelmesine o kadar sevinmişlerdi ki hepsi kaymakamlığa gelip gönüllü yardımcı olmaya başlamışlardı. Elektrik idaresinin tomrukları Trabzon’da denize sürüklenmişti. Trabzonlu balıkçılar tomrukları topladılar, idareye teslim ettiler.

Bu sırada yardım için gelen yaşlı bir vatandaşın dediğini hala unutmam. “Kaymakam bey! Su belli bir süre sonra kendi yatağanda akmak ister, önüne ne yaparsanız yapın alır sizi sürükler” dedi. Dedikleri doğruydu. Maçka’da evler, dükkânlar dere kenarına hatta dere içine yapılmıştı. Gelen selle birlikte hemen hepsi aşağılara sürüklenmişti. Afetler yasası mülki idare amirlerine on beş gün büyük yetki verir. Önemli olan karar vermek ve bunu hemen uygulamaktır. Biz ilçede üç haftada hayatı normale çevirmeyi başarmıştık. Bu arada yaşlı bir vatandaş geldi. “Kaymakam bey sizden bir şey istemiyorum. Sel zamanı benim hanımın kalçası kırılmıştı. Onu hemen köyden aldırıp helikopterle Trabzon'daki hastaneye yetiştirdiniz. Hanım ameliyat oldu ve kurtuldu. Size çok teşekkür ederim” dedi. Vatandaşın o gözündeki samimiyet ve parıltısı seldeki tüm yorgunumuzu unutturmuştu. Eşimi ve çocuklarımı da Maçka’daki lojmana getirdim. Bir ay kadar devamlı Maçka'da kaldık ..Sonra çocuklarımı ve eşimi yeniden Arsin'e getirdim. Yine sabahtan Arsin'de öğleden sonra Maçka'da hizmet etmeye devam ettim..