Gazetemiz yazarı Ali Aksüt, salgının bize öğrettiklerini yazmış, haklı buldum. Salgının bize öğrettiklerinin yanında tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüs geriye dönüşü olmayacak değişiklikleri de hayatımıza soktu.

Mesela…

Her eve zorunlu olarak internet girdi, herkes akıllı telefon ve dijital uygulamaları kullanmaya başladı, herkes fırıncı olup ekmek üretimine geçti, evin hanımı erkek berberi oldu. Hatta 70 yaş üstünde internet kullanımı arttı. Mobil bankacılığı öğrendi, dijital para ve evden çalışma dönemi başladı…

Daha pek çok şey var elbette…

Ama geri dönüşü olmayan kayıpları, ekonomik tahribatı, kendi sağlığımız için de olsa evde esir edilişimizi ve devletin tüm kurumlarının virüs mücadelesi ile gösterilen o müthiş emeği düşününce bize iyi şeyler öğretse de yeniden yaşanmamasını yeğliyoruz milletçe…

Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin bu kriz yönetiminin üstesinden gelecek kabiliyette olduğunu biliyoruz. Bilim insanları ise devletin aldığı önlemler sayesinde virüsün Türkiye’ye geç gelmesi ve hasta sayısının çok sınırlı sayıda kaldığını ve ülkemizin salgınla mücadelede en iyi 5 ülke arasında olduğunu söylüyor. Ancak halk sağlığı açısından tehdidi ortadan kaldırsak bile ekonomik yıkımını çabukça atlatamayacağız…

Salgın en çok küçük esnafı vurdu. Aydın, bahar aylarını sokaklar ıssız, kepenkler kapalı geçiriyor. Esnaf açıklanan sicil affı, asgari ücret desteği, kira borcuna tahliye ertelemesi ve İşe Devam Kredisi gibi düzenlemelere rağmen ekonomik sorunlarla mücadele ediyor. Esnaf eve ekmek götüremez hale geldi. Kira, elektrik, su, doğalgaz vs. giderler esnafın belini büküyor. Bunların ertelenmesi belki nefes almasını sağlayacak ama kalıcı çözüm değil. 

Esnafa bir de yanında çalışanları da eklemek gerek. Bunların geneli gündelik usulüyle çalışıyor. İşten çıkarılmaya erteleme düzenlemesi onlara fayda sağlamıyor. Bunlarla birlikte işsizler için çok daha zor bir döneme giriliyor. Fabrikatöründen esnafına, işçisinden üreticisine ve emeklisine işimiz daha da zorlaşacak… Dükkân kapalı, maaş yok, emekli maaşı yetersiz, çalışanın maaşından tasarruf edilmiyor, işsiz var vs…

Neyse ki Vefa Sosyal Destek Gurubu ve Belediyeler el uzatıyor… Gizemli hayırsever, bakkal borçlarını kapatıyor. Alkışlanacak bir dayanışma sergiliyoruz ancak bazı belediye başkanları bu dayanışmadan siyasi rant elde etme derdinde. ‘Belediyelerin korona sınavı’ başlıklı yazımda izah etmeye çalıştım. ‘Göstermelik işlerle tribüne oynayan belediye başkanları gülünç duruma düştüklerinin farkında mı acaba!’ diye uyarıda bulundum.

Bilenler bilir, Karacasuluyum. Nasreddin Hoca’ya sormuşlar  “Nerelisin” diye, daha evlenmedim demiş. Bende bundan tam 33 yıl önce Kuyucaklı oldum. Dolayısıyla orada yaşayanlar kadar olmasa da iç dinamikleri az-çok bilirim. Nazilli’ye 12 km mesafedeki 27 bin nüfuslu bu şirin ilçeyi belediye başkanı olarak, Metin Ertürk yönetiyor. 1994 yılında seçildiği Pamukören Belediye Başkanlığını, Kuyucak belediye başkanı olarak devam ettiriyor. Dile kolay, adam tam 26 yıldır başkan.

Kendisini tanıma fırsatı bulduğum Metin Ertürk, bazıları gibi oy uğruna şaklabanlık yapan biri değil. Mesela tam 26 yıldır makam aracı olarak kendisine ait otomobili kullanıyor ama bunun reklamını yapmıyor. Peki, nasıl seçiliyor? Demek ki hizmetleriyle halkın gönlüne dokunuyor. Şu salgın günlerinde belediye olarak halka elini uzatıyor, ihtiyaç sahiplerine yardımı ulaştırıyor ancak eline poşet alıp yardım malzemesi dağıtmıyor.

Günümüzde belediyeler halkın beklentilerini karşılamada her geçen gün daha da önemli hâle geldi. Metin Ertürk, bu ihtiyaçlara yetişmenin mücadelesini veriyor. Az kaynakla doğru işler yaptığı için belediyenin borcu yok. Kuyucak halkının önemsediği hizmetleri tespit etmiş; bünyesinde otoparkı, asansörü, düğün salon olan kapalı pazar yeri yapmış. Yolu Kuyucak’tan geçenler bilir, böyle bir kapalı pazar yeri il düzeyindeki yerleşim yerlerinde bile yok.

Haberi gazetemizde yayınlandı. Kuyucak Belediyesi halka dağıttığı maskeleri kendi üretiyor. Üstelik belediye personeli ve gönüllü vatandaşların desteği ile. Ancak elinde maske ile çekilmiş fotoğrafını gördük mü? Görmedik.

Metin Ertürk’ün icraatlarını sıralayacak değilim. Övmek amacında da değilim ancak Kuyucak’ın değişime ayak uydurabilmek ve kaliteyi artırabilmek için çalışan bir başkana sahip olduğunu söylemek isterim. “icraat sıralamak değilse amaç, bu satırlar niye?” diyenler olacaktır. Herkesin anlayacağı şekilde, açık-açık, tane-tane cevap verelim:

Şu salgın günlerinde; 4 yıl sonra yapılacak seçimleri kazanmak için kılıktan kılığa giren başkanlara örnek olsun diye. Kuyucak Belediye Başkanı Metin Ertürk’ü takip etsinler, başkanlık nasıl yapılır, seçim nasıl kazanılır, nasıl hizmet yapılır öğrensinler diye…

Başkanlara şimdilik bu kadar tiyo yetsin!

Yazımı bir ağabeyimin siyasetçilere ders olacak bir sözüyle noktalamak istiyorum:

“Bu günlerde ülkem insanına seçmen olarak değil, ‘insan’ olarak bakalım. Ülkemin bütün insanlarına sağlıklı günler diliyorum.”