Nevzat ARSLAN
Bedelsiz
Askerlikte de bir terim oluştu artık. Bedelli Mehmet ile bedelsiz Mehmetler. Vatandaşlık görevi der, vergini ödersin, şak vergi affı ile ödediğinle kalırsın. Birkaç yılda bir vergi, sigorta prim affı beklentisi gibi, artık bir süre sonra bedelli askerlik beklentisi yine oluşacaktır. Kırklı yaşlara yaklaşmış, yurt dışında bir düzen kurmuş, orada yaşayan bir vatandaşımız, bir bilim adamımız, milli sporcumuz, ama belli bir milli olma oranı baz alınarak, bir süre temel askerlik eğitimi verilerek bir şekilde bedelli askerlik uygulamasından yararlanması gereken değerlerimiz olduğuna şüphesiz inanıyoruz.
Ülkemizde tam anlamı ile profesyonel askerlik gerçekleşmediğine göre, her Türk vatandaşı bedelli de olsa, makul bir süreliğine kesinlikle asker elbisesi giyip, kışlada temel bir askerlik eğitiminden geçmelidir. Daha düne kadar askerlik yapmayana kız verilmez denilmez miydi?
**
Mutfağa gidip de soğan, patates doğramadan,
Karavananın donuk yağını paklayıp yıkamadan,
Hamamda acele sıcak su dökünme telaşı yaşamadan,
Gece yarısı 3–5 nöbetine gitmek için uyanmadan,
Çarşamba geceleri teçhizat ile arazide koşmadan,
Sevdiceğini özleyip aşkını mektupta haykıramadan,
Hatta mektubun kıyısını sigara ile yakıp da,
“ Yine yakmış yar mektubun ucunu, Askerlikte sevda çekmek zor diyor. ”
Bir de,“Gel Tezkere, gel tezkere bitsin bu gurbet,“
Kızları da alın askere.”
Şarkılarını,
Şafak saymaları,
Hatırlamadıktan, hatırlatmadıktan sonra…
**
Hey gidi hey!
Bizim zamanımızda 25 kuruşa 5–6 vesikalık…
Bir asker fotoğrafçı gelir, duvar dibine dizilmiş bizlere camide hani “ey cemaat sıkışalım da namazımız daha da bir kabul olsun” derler ya onun gibi “sıkışalım beyler maliyet azalsın,” diyerek birkaç sıra halinde vesikalıklar çekildik. Şapkalar gölge yapıyor, yüzler seçilmiyor diyerek önlemler alınır. Daha sonra kendini gösterirsin de fotocu makasla şık şık, avucuna pıt pıt, posta pulu büyüklüğünde 5–6 adet minnacık kelaj vesikalığın düşer. 25 kuruş karşılığında…
Askerlik kâğıtlarına yapıştırılmak üzere çekilen bu resimlere bakarsın da;
“Acep bu ben miyim yahu? “ diye inanamayıp bir daha kendi kendine sorarsın…
Saatli fotoğrafı hatırlar mısınız?
Azıcık palazlandın mı çeneni baş ve işaret parmağın ile tutup da kolunu öne doğru çevirmek burada amaç, kol saatinin gösterilmesidir. Kolunda saatin yoksa böyle bir poz vermene zaten gerek yoktur.
O yıllarda kol saatinin olması bir ayrıcalık.
“Memet de saat var, hem de Nacar markaymış.”
Denmesi şöyle bir hafifçene kasılma sebebiydi.
**
Bedellinin fotoğraf faslına gelelim.
21 Günlük askerlik anısının fotoğrafı bile farklı.
Askeri kamuflaj kıyafeti içerisinde asker, yüz siyaha boyanmış, elde tüfek, belde şarjör, tabanca, ayakta komando tırtıllı bıçağı, el bombaları,
Hatta altına ya da arkasına;
“Vatan bölünmez… ”
“Gabar Bölgesinden…” diyerek döşenmek…
Burdur ve Çanakkale’de askeri alandaki fotoğrafçı ihalesinde zamanında milyarlar konuşulurdu.
**
Hayırlı teskereler…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.