Orhan ERDEM
Aydın’da kentsel kimlik
Kentler yaşayan canlı bir organizma gibidir. Her kentin ayrı bir geçmişi, kültürü, sanatı, biçimi, silueti, havası, kokusu, rengi ve farklı değerleri vardır. Kentler tarihsel, toplumsal, kültürel ve doğal bir süreç içinde yaşarlar, gelişirler ve hatta ölürler. Kentlerin gelişim süreci zaman içinde, “kentsel hafızayı =kent belliğini” de oluşturur. Kentin büyüyerek gelişmesi bölgesel, ulusal, evrensel düzeyde yeni izlenimler ve yeni işlevler kazanması bu sürekliliğin ortaya çıkan sonuçlarıdır. İşte ortaya çıkan bu sonuçların bütünlüğü/bileşimi bize “kentin karakterini” tarif eder. Kentleri biricik yapan işte bu kent karakteridir.
Kentlerin bir kimliği vardır. Bu kimlik ortak bir yaşam biçimi benimseyen hemşehirlilerin ortak aklı ve ruhuyla yarattığı bir ortak eserdir. Bu ortak eserin kentle olan illiyeti, insanlarda farkında olmadan ortak bir mensubiyet hissi yaratır. Bu aidiyet duygusunu yaratan olgu, hemşehirlilerin kazandıkları ortak yaşam değerlerinin kolektif birlikteliğe dönüşmesidir.
Bu kolektif birliktelik kentsel kimliği temsil eder. Bu kimliği besleyen dildir, sanattır, dindir, doğadır, paylaşılan ortak değerlerdir. Sevinçtir, kıvançtır, kederdir, mücadeledir ve hatta o kentte yaşanan aşklardır. Bu ortak ruhu teneffüs etmeden kentsel yaşamın bir parçası olmak, belki bir cisim olarak var olmak, ama mana olarak yok olmaktır.
Bu nedenle kentte yenileştirme/yenileme yapabilirsiniz, ancak yaptığınız bu yenileme veya yenileştirme eylemleri asla kentin karakterini bozmamalı, onu geçmişine yabancılaştırıp, özüne başkalaştırmamalıdır. Aksi halde o kent hemşehirlilerin içinde büyüyüp, geliştirdikleri “kendi kenti” değil artık farklı karakterde ve başka kimlikte bir kent olacaktır. Kentinizi toptan yenileyebilir, farklı biçimde yeni bir kent kurabilirsiniz, fakat kuracağınız bu yeni kent, asla içinde doğup büyüdüğünüz kent olmayacak, farklı, başka ve öteki bir kent olacaktır. Bu nedenle, yaşadığınız kentte devrim özelliğinde kentsel değişim ve yenileme yapmamalısınız. Çünkü böyle kümülatif bir değişim, kentsel evrimin doğasına ve yaşadığınız kentin kimliğine-karakterine aykırı olacaktır.
Kent kimliği kavramı kentin ismiyle başlar. Özgün tarihimizin, kültürel mirasımızın ve çevresel varlığımızın ulusala ve evrensele yansıttığı izlenim ile devam eder. Kent kimliğini belirleyen unsurların başında, kentin geçmişten geleceğe aktardığı tarihsel, sosyal, kültürel, etnografik değerleri, hemşehirlilerin birlikte yaşam arzusu ve kentsel bellek birikimleri gelmektedir. Ve bunlara kentimizin coğrafyasını, fiziki niteliklerini ve sahip olduğu tabiat varlıklarını ve çevresel özelliklerini de katarsak, kentimizin kimliğini oluşturan temel etmenleri belirtmiş oluruz.
Yaşadığımız kent Aydın’ın bu manada kent kimliği zayıftır. Aydın’ın tarihsel değerleri milli mücadelede işgalci Yunanlılar tarafından yok edilmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan imar çalışmalarında kente kimlik kazandıran yapılaşmalar olmuştur. Bunlardan Aydın Lisesi eski binası, Milli Aydın Bankası, Ziraat Bankası, 1950’li yıllarda yapılan istasyon binası, Hükümet binası önemli yapıtlardır.
İstasyon meydanında yapılan son düzenlemeler kentin tarihi geçmişine uygun olmayan, modernlik adına yapılan zevksiz ve estetik yoksunu yapılardır. Yokettiğimiz kültürel değerlerin yerine yapılan kimliksiz, kişiliksiz bu yapılar içimizi sızlatıyor. İstasyon meydanındaki tarihsel “kenzül- irfan” mektebini eski (7 Eylül İlk Okulu) yıkıp yerine dönerci, kafe gibi mekânların açılması tarihe ve kent hafızasına indirilen acımasız en büyük darbedir. İstasyon Meydanındaki ıhlamur ağaçlarını yok eden zihniyet, bunun bedelini tarih önünde bir şekilde ödeyecektir. Bundan böyle Aydın halkının görev verdiği, seçtiği yetkililerin kentin geleceği ile ilgili tarihsel sorumluluğuna uygun hareket etmelerini bekliyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.