Cumhuriyet, devletin başlıca temel organlarının belli aralıklarla yenilenen seçimlerle göreve getirildiği bir “yönetim biçimidir.

Ayrıca cumhuriyet adlı yönetim biçiminin yönetime egemen kılınması; devlet iktidarının ve yönetiminin kişilerin, ailelerin, gurupların tekeline bırakılmamasını; amaçlayan “cumhuriyetçilik” denilmektedir.

Atatürk cumhuriyetçiliği yalnız hükümdarlık ve veraset yöntemlerinin reddi olarak anlamamış; aynı zamanda demokrasi kavramı ile birlikte düşünmüş, demokratik bir cumhuriyetçilik anlayışını benimsemiştir.

Cumhuriyet yönetiminde toplumu yönetecek olanlar halk tarafından seçilir. Monarşide ise böyle bir seçim yoktur. Yönetim babadan oğla geçen bir sistemle iş başına gelen bir kişi tarafından yönetilir.

Anlayacağımız cumhuriyet tek kişinin bir toplumu yönetmesi anlamındaki  “Monarşi’nin” karşıtıdır.

Burada cumhuriyet rejiminin erdeminden ve yüceliğinden bahsedecek değilim. Bu konuyu bu ülkede yaşayan bütün yurttaşların en az benim kadar bilincinde olduklarını biliyorum..

Ama günümüzde cumhuriyet rejiminin getirdiği özgürlükten yararlanarak yönetimi ele geçirenler cumhuriyeti sadece araç olarak kullananlar var.

Ülkede cumhuriyet ve demokrasiden yararlanarak bölücülük yapan hainler,  Fetocular ile ikinci cumhuriyet safsatası yapan liboşlar Cumhuriyeti yıkmaya çalışıyorlar.

Birde ağız dolusu laf edip hiçbir şey söylememek, bir gün önce söylediğini bir gün sonra çark eden, aslı astarı olmayan iddia ve iftirada bulunmak siyasal yaşamda anlık ve sahte başarılar getirmeye  çalışanlar var.

İnsanların duyarsız ve kötüsü kutsal ve milli duygularla toplumu aldatanlardır.

Şimdi gelelim asıl konumuza.

Aydın ilimizde cumhuriyetin onuncu yılı coşkulu bir şekilde kutlanmış. Ama en görkemli olarak nerede kutlanmış derseniz o zamanlar nahiye olan Köşk ilçemizde kutlanmış.

Cumhuriyetin onuncu yılında Köşk’te nahiye müdürü olan ve Kara Müdür olarak anılan yurtsever bir nahiye müdürü köşkün bütün köylerine onuncu yıl cumhuriyet anıtı yaptırarak o mütevazı anıtların üzerine de “Cumhuriyetin onuncu yılı bu alanda kutlanmıştır” diye yazdırmış.

Bu anıtlardan bazıları halen o köylerde dimdik ayakta durmaktadır.

Bu milliyetçi vatansever kara müdür Söke ilçesi, Akköy nahiyesine atanır. Akköy’de meydana yine cumhuriyeti simgeleyen bir anıt ve okuma odaları açarak hizmetlerine devam eder. Ama bu değerli insan Akköy nahiyesinde elim bir trafik kazasına kurban gider.

1975 yılında Milet müzesine atandım. Müzeden Didim’e giderken Akköy’le Didim arasında yüksek bir arazide anıtsal sayılacak bir mezar gördüm. Kimin mezarı olduğunu sorduğumda Kara Müdürün mezarı olduğunu söylediler. O zamanlar Akköy’ün yaşlılarından sorunca bu müdür hakkında methiler saydılar. Daha sonraları arar sıra bu yüce insanın mezarını ziyaret ederek dua okudum. Ve” Kara müdür yattığın yer nur ve aydınlık olsun” dedim.

Aydın müzesinde çalışırken saygı ile andığım bilge insan rahmetli Mustafa Kenan Özkan bu kara müdür hakkında uzunca bir araştırma yaparak bir kitapçık halinde yayınladı. Köşk ilçesinde göreve gittiğimde Sayın Özkan “Müdürüm falan köydeki cumhuriyet anıtının resmini bir çeker misin” diye rica ederdi.

Aydın’ımızda cumhuriyetimizin onuncu yıl kutlamaları yapıldığı yer kapalı spor salonu gazi bulvarına bakan yerde yapılmış. Oraya dikilen taşın üzerine de cumhuriyetimizin onuncu yılı burada kutlanmış diye yazılmış. Halen orijinal bir şekilde durmaktadır.

Bu anıtı gençlere iyi öğretmek gerekiyor. Yoksa cumhuriyet Osmanlının külleri arasında yokluk ve yoksulluktan nasıl bu duruma getirildiğini iyi anlamamız ve anlatmamız gerekir.

Buradan başta ulu önder Kemal Atatürk olmak üzere bu ülke için çalışan bütün yurtseverleri, kara müdürleri rahmet, saygı ve şükranla anıyorum.