Vatandaşlardan biri geldi, “Vakıf elemanların birisi pazarda köfte ekmek satmaya başladı” dedi. İnceledik. Elemen vakıf mutfağından kıyma çalıp pazarda köfte ekmek satmaya başlamış. Hemen işine son verdik. Diğer elemanlarımız büyük bir fedakârlıkla çalışmaya başlamışlardı.

Okulları gıda yönünden denetlemeye başladım. Okulun birinde öğrencilere meyve suyu yerine “Oralet” edikleri tozun suyla çoğaltılmış şeklini ve öğrencilere meyve suyu yerine bunu verildiğini gördüm. Ayrıca yemeklere çok az et ve kıyma konduğunu gördüm. Tutanak tutturdum. Hemen meyve suyu getirme işini yapan adamın işine son verdim. Yemeklere daha fazla et ve kıyma konmasını emrettim.

Dinar Organize Sanayi Bölgesi tespitini inceledik. Gençali köyü sınırları içinde köylülerin de rızasını alarak organize sanayi bölgesi arsasını belirledik.

Sandıklı Orman İşletmesinden yeni çam fidanlarını ücretsiz aldık. Hizmet Birliği atölyesinde on kadın istihdam ettik. Kadınlar bunlar ufak poşetlere diktiler. Bir sene baktık. Fidanlar biraz büyünce belediyelere sattık. Pazar yeri merkezinde terkedilen bir prefabrik binayı onardık Süt toplama merkezi yaptık. Köyleri dolaştık. Köylerden süt toplayan firmalar, süt veren köylülere ilaç ve yem yardımı yapıyorlarmış. Bunlar kredi şeklinde yapıp üreticileri kendilerine bağımlı hale getiriyorlarmış. Süt fiyatlarını da çok düşük veriyorlarmış köylüler borçlu olduklarından bu işten vazgeçemiyorlarmış. Köyleri gezmeye ve köylülerle toplantılar yapmaya başladık. Önce bize ihtiyatlı yanaştılar. Paraları zamlı ve ödeme zamanında ödenmeye başlayınca köye hizmet götürme birliğine süt vermeye başladılar. Günde 22 ton toplayıp bölgedeki firmalara günlük satmaya başladık.

Bu arada onardığımız kaymakamlık binasında makama çok az bir ödenek geldi. Diğer dairelerin tüm eşyaları depremde yok olmuştu. Ankara’dan 350 milyon lira para gönderdiler. Bu para ağır hasarlı evlerin sahiplerine dağıtılacaktı. Arkadaşlara “üç yüz dosyayı kaç günde hazırlarız” dedim. “Üç ay sürer” dediler. Hemen bir bankaya aylık faize yatırdım. Banka faizleri yüzde yüz onlardaydı. Üç ay sona buradan aldığımız faiz parasıyla binadaki tüm dairelerin demirbaşlarını aldık.

Kaymakamlık hizmet birliğine bağlı işletmelerinde yüz yirmi kişi çalışmaya başlamıştı. Dinar Meslek Yüksek Okullu deprem nedeniyle Sandıklı ilçesinde geçici olarak faaliyet gösteriyordu. İnşaatlar tamamlanınca ilçede kurulan prefabrik binaların ilçede kalmasını Bakanlıktan istedik. Bakanlık olumlu karşıladı. Sandıklıda faaliyet gösteren Meslek Yüksek Okulunu Dinar’a taşıdık. Prefabrik binalara yerleştirdik. Artan binaları da öğrenciler için yurt haline getirdik. Deprem sırasında Dinar’a yurt içinden ve dışından çok eşya gelmişti. Bir ilkokulun depolarında çok miktarda yatak, battaniye karyola deri ceketler, paltolar vardı. Öğrencilerin bir kısmını yurda yerleştirdik. Evde kalanlara da kömür sobalarını, yatakları, karyolaları, piknik tüplerini deri ceketleri ve paltoları dağıttık. İlçede kafeler parklar, dükkânlar yeni gelen öğrencilerle kalabalıklaştı. Vatandaşlarda sevindiler. Evlerini gönüllü olarak kiraya verenler bile vardı.

Dinar’a on iki bin kök gebere otu fidanı dağıttım. Her fidan iki kilo meyve veriyordu. Kilosu da o zaman iki dolar kadardı. Buna genelde kapari diyorlar. Fidanlar yetişince İzmir’deki konserve fabrikaları almaya başladılar.

Ben Mülkiyeden İktisat ve Maliye bölümünden mezun oldum. Bana meslek hayatımda, bulunduğum yerlerde hep halkıma ekonomik olarak nasıl kalkındırabilirim inisiyatifini kazandırdı. Her saniye insanlarımızın gelirini nasıl daha fazla hale getiririm diye kafa yorardım. Bu yüzden bulunduğum yerlerde kooperatifler, şirketler, birlikler kurmaya çaba saffettim. Bürokratik işlerimin yanında bu tür uğraşılar bana daha fazla zevk veriyordu.

Dinar’dan sonra tayinim Aydın iline çıktı. Kaymakamlığım sona ermişti. Artık yönetimde ikinci adam durumuna gelmiştim. İller de önemli görevler yaptım ama kaymakamlıktan aldığım tadı bir daha alamadım.