Ömer ERU
Anılarımdaki Dinar-10
Dinar’da diyaliz hastaları civar illere gitmek zorunda kalıyordu. Maliyeti karşılamak zordu. Valiliğe bu konuda yazı yazdım. Sağlık Bakanlığı ve valilikten aldığımız ödenekle ilçe hastanesinin alt katına yirmi yataklı bir diyaliz ünitesi kurduk. Hastalar kabul edilmeye başlandı Dahiliye doktorların bir bayan doktoru kursa gönderdik. Dönünce burasının sorumlusu oldu. Diyaliz doktorlarının dışarda muayene açması yasaktı. Bayan doktor muayenesini kapatmayınca tutanak tutup muayenehanesini kapattım. Doktor “mesleğimi yapmaktan beni men etti. Gelir elde etmemi engelledi” diye beni mahkemeye verdi. Ancak kanun açıktı. Mahkemeyi kaybetti. Diyaliz merkezindeki görevine devam etti.
Bir gün Japon heyeti geldi. Belediye başkanımız Suçıkan Parkında akşam yemeği verdi. Yemek sırasında Heyet başkanı Japon profesör, “deprem sırasında yirmi kadar jeneratör göndermiştik. İyi işe yaradı mı” diye sordu. Başkana baktım. O da bana baktı. Teşekkür ettik. Ama ertesi gün konuyu araştırdım. Yirmi jeneratörden beş tanesini hastanede buldum. Geri kalanları bulamadım.
Bir yazı da Alman Hükümetinden geldi. Yüzden fazla ilaç kolisi göndermişler. Ancak teslim alındığına dair bir belgenin kendilerine gelmediğini açıklıyorlardı. Konuyu araştırdım. Bize gelen ilaç kolilerini yolda başkalarına satmışlar.
O zaman deprem sırasında çok sıkı korunan bir depo hazırlanmasını, kayda alınmasını ve yardımların buradan yapılması gerektiğini anladım.
Dinar Isparta yolunda Japonların tur arabasının trafik kazası olduğunu haber aldık. Yirmi kişi yaralıydı. Kazayı haber alır almaz ambulansları, emniyetin ve jandarmanın araçlarını hemen olay yerine gönderdik. Yaralılar Isparta Devlet Hastanesine ve Antalya Devlet Hastanesine gönderildi. Ölen olmadı.
Olaydan üç ay sonra üç Japon geldiğini ve beni ziyaret etmek istediklerini sekreter söyledi. Görüştük Japon hükümeti vatandaşlarına kısa sürede müdahale edilerek tedavilerini yaptırdığımız için bir teşekkür yazısı göndermiş ve bu yazıyla bizim çalışmamızı. taktir ettiklerini açıklamışlar.. Memnun olmuştum.
Dinar da depremden sonra kaymakamlık binasına deprem sırasında Kızılay’ın yemek araç gereçleri kaymakamlık deposuna bırakılmıştı. Kızılay’a yazı yazdım. Bu araç gereçlerin kaymakamlıkta bırakılmasını sağladım. Vakıftan yiyecek maddeleri aldık. Hastanenin bir minibüsü hurdaya çıkarılmıştı. Onu alıp tamir ettirdik. Köylere hizmet birliğinin de bir minibüsü vardı. İki Minibüsümüz olmuştu. İlçe merkezinde kaymakamlık binasının altında yemekhane kurduk. Öğrencilerimize öğlen yemeği dağıtmaya başladık. Diğer kasabalarda okuyan öğrencilerimiz için de vakıfta karar aldık. Öğrenciler bulundukları yerdeki lokantalarda yemek yiyecekler. Lokantalar aydan aya vakıftan paralarını alacaklardı. Öyle de oldu.
Dinar’da Yardım sevenler derneği şubesi vardı Başkanı da Aynur Toker adında bir bayandı. Çok çalışkan ve zeki bir kadındı. Adeta ilçenin anası gibiydi. Eski bir bina vardı. Burasının tamir edilerek ve sağlamlaştırılarak fakirler için yurt evi yapılmasını istiyordu. Binanın sağlamlaştırılması için proje yaptırdık. Çok miktarda çimento gerekiyordu. Aynur Hanım bu çimentoyu alacağımız yeri biliyorum dedi. Deprem sırasında Cumhurbaşkanımızın (Süleyman Demirel) ağabeyinin Isparta’daki bir evinde kiracı olarak kalmışlar. “Ben onu tanıyorum. Onların Isparta’da çimento fabrikası var, oraya gidip çimento isteyelim” dedi. Önce çekindim. Aynur Hanım “kaymakam bey çekinilecek bir şey yok. Onlar verirler” dedi. Ben Aynur Hanım mühendis Fikri Bey ve belediye başkanımız Yener Bey bir sabah çimento fabrikasına gittik.
Cumhurbaşkanımızın ağabeyi bizi kabul etti. Durumu anlattık. “Önce yemek yiyelim” dedi. Bize yemek verdi. Yemekten sonra bir kâğıda mektup yazdı. Zarfa koydu, bana verdi. Bizi iyi karşılamıştı. Memnun ayrıldık. Mektup Çimento fabrikası genel müdürüne hitaben yazılmıştı. “Gelen kaymakam ve misafirlere istedikleri çimentoyu inşaat bitinceye kadar verin ve gönderin” diye yazmış. Çimento fazla fazla araçlarla geldi. Binayı sağlamlaştırdık. Yardım Sevenler Derneği genel merkezi bizi Cumhurbaşkanımıza bildirmiş. Cumhurbaşkanımız da bizi davet etti ve birer şilt ve teşekkür belgesi verdi.
Devam edecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.