Ali AKSÜT
35 yıl önceki başarı hikâyesi herkese ders olsun!
Geçen yazımda adaylık süreci ve belediye başkanı seçilmemle ilgili hatıralarımı paylaşmıştım. Şimdi de o dönemin Posta Telgraf Telefon (PTT) teşkilatının iz bırakan efsane bir bürokratı ile hatıralarımı anlatarak yazıma devam etmek istiyorum.
Ülkemiz telekomünikasyon hizmetlerinde, o yıllarda çağın modern teknoloji ve haberleşme sistemlerine göre çok geri noktalardaydı. PTT Genel Müdürlüğüne Muhabere Tuğgeneral Servet Bilgi atanmıştı. Türkiye’yi telekomünikasyonda çağ atlamasına neden olacak hizmetlerde bulundu. Türkiye'nin haberleşme alanında Avrupa’nın son sıralarından ilk sıralara gelmesinde öncü olan Bilgi, bütün PTT çalışanlarının gönlünde bayraklaşmış, çok sevilen, sayılan çalışkan bir genel müdür olarak bütün personelin ‘Servet Bilgi Paşa’sıydı.
Servet Bilgi Paşa’mızla birlikte gerçekleştirdiğimiz en çok mutlu olduğum hizmetlerden biri de Pamukören’e otomatik telefon santral hizmetini gerçekleştirmemizdi. Otuz beş yıl önce başlayan bu süreçte insan yaşamında haberleşme; insanlar, şehirler, beldeler, ülkeler ve kıtalar arası insani, sosyal, kültürel ve ekonomik gelişme açısından çok önemli hizmetlerdendi.
Aydın- Kuyucak ilçesi Pamukören kasabamızın da pek çok vatandaşımız, iş-aş umutları ve gelecekleri için Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde işçi olarak çalışıyorlardı. Bu nedenle haberleşme, telefon hizmetleri çok önem arz ediyordu. Mevcut telefon hizmeti manuel çalışıyor idi. 1980 öncesini yaşayan kuşak ne demek istediğimi iyi bilir ama biz yeni kuşak için anlatalım.
O dönem cep telefonları olmadığı gibi otomatik santraller de yoktu. Bu yüzden yurtdışını, şehirlerarası görüşme yapmak deveyi hendekten atlatmaktan daha zordu. Görüşme yapmak için santral görevlisine yazdırmak, gün boyu, bazen iki gün beklemek gerekiyordu. Uzun bekleyiş sonrası telefon bağlantısı gerçekleştiğinde adeta sevinçten havalara uçulurdu. Telefonun ahizesini kulağına götürdüğünde sevdiklerinin sesi derinlerden gelirdi. Arada parazit yapar konuşmalar anlaşılmazdı. Bu yüzden “Alo, alo sesimi duyuyor musun, sesini alamadım, biraz bağır” gibi sözlerle yer gök yankılanırdı.
1983 genel seçimleri, 12 Eylül Darbesinin ardından yapılan ilk genel seçimdir. Seçimlere Millî Güvenlik Konseyi'nin izin verdiği üç parti katıldı. Bunlar Turgut Özal’ın Anavatan Partisi, Turgut Sunalp’in Milliyetçi Demokrasi Partisi ve Necdet Calp’in Halkçı Parti’siydi. Seçimlerden Özal’ın genel başkanı olduğu Anavatan Partisi yüzde 45’lik bir oy oranıyla tek başına iktidar oldu.
Özal başbakanlık koltuğuna oturmuş, 1977 yılı Manisa Selendi Kaymakamlığından tanıdığım, DPT kökenli Veysel Atasoy ulaştırma bakanı, ömrünü, yıllarını çok sevdiği askerlik mesleğine adamış, çok çalışkan, girişimci çağın iletişim teknolojilerini takip eden Tümgeneral Servet Bilgi PTT Genel Müdürü idi. O dönem bendeniz de Pamukören belediye başkanı seçilmiştim.
29 yaşında beldesine hizmet aşkıyla yanan idealist bir belediye başkanıydım. O dönem yurtdışında çalışan hemşerilerimiz vardı. Onlara ‘Almancı’ denirdi. İşte bu ‘Almancı’ vatandaşlarımızla Pamukören’de yaşayan akrabaları ile görüşmeleri zor şartlar altında gerçekleşiyordu.
Pamukörenliler için bu çok önemli bir sorun çözülmeliydi. Otomatik telefon ihtiyacı için, PTT Genel Müdürü Servet Bilgi Paşa’yı ziyaret etmek istedim. Ankara’ya her gidişimde 2-3 defa randevu talebimi iletmeme rağmen bir türlü özel kalemden randevu alamıyor, Servet Bilgi Paşa’mla bir türlü görüşme gerçekleştiremiyordum. Paşa’nın programını PTT Aydın Bölge Müdürü M. Ali Özdemir’den öğreniyor, adeta adım adım izliyordum.
3. defa Ankara’ya gitmiştim… Ama bir türlü randevu alamıyor, özel kalemi aşamıyordum. Özel kalem müdürüne, Servet Bilgi Paşa’nın bir önceki haftaki programından bahsediyor ve mutlaka görüşmem gerektiğini dile getiriyordum. Ben ‘geçen hafta şuradaydı, buradaydı’ diye Paşa’nın programını hatırlatmam nedeniyle özel kalem müdürü benim Paşa ile tanışık olduğumu sandı ve görüşme gerçekleşti.
Kendimi taktim edip, çok dikkatli ve saygıyla kısa ve öz talep ve mesajlarımı ilettim ve makamdan ayrıldım. Sonradan öğrendim ki kasabasına hizmet için çırpınan 29 yaşındaki gencin belediye başkanı olduğuna inanmamış. Ve özel kalemine; “Bu genç gerçekten belediye başkanı mı araştır. Bana lise talebesi gibi geldi, başkan olduğuna pek inanmadım” demiş.
Araştırma sonunda belediye başkanı olduğum ortaya çıkınca Paşa’nın bana olan ilgisi arttı. Bu olaydan sonra artık randevu alabiliyor, görüşme yapabiliyordum. Bu defa Paşa Denizli’ye gelmişti. Ben de kendisini karşılamaya gittim. Beni görünce hemen masaya davet etti. Yanında Denizli Belediye Başkanı Ziya Tıkıroğlu oturuyordu. Diğer yanına da benim oturmamı istedi. Ben her fırsatta otomatik santral talebimi iletiyor, kendisini Pamukören’e davet ediyordum. Denizli programından sonra Paşa İzmir’e gidecekti. Beni makam aracına aldı ve yola koyulduk. Pamukören’e geldiğimizde halk bizi sevgi tezahüratlarıyla, pankartlarla karşıladı. Paşa çok duygulanmıştı… ‘Lise talebesi’ sandığı belediye başkanının isteğini geri çevirmedi ve oracıkta otomatik santral sözünü verdi.
Paşa, asker olmasının yanında disiplinli, çalışkan, verdiği sözü tutan bir devlet adamıydı. Hiç unutmam… Yıllardan 1985, aylardan Nisan’dı. PTT’nin kuruluş yıldönümüydü. Servet Bilgi Paşa verdiği sözü tutmuş, sadece Aydın merkez, Nazilli, Kuşadası ve Söke’de bulunan otomatik telefon santrali Pamukören’e de kurulmuştu. Açılış için Servet Bilgi Paşa Pamukören’e teşrif etti.
Açılış töreninde yaptığı konuşmada, 29 yaşında belediye başkanı olan bendenizden bahsederken sevdamızın, aşkımızın hikâyesini coşku ve heyecanla anlatarak, beni sorup soruşturduğunu “bu genç gerçekten belediye başkanı mı araştır. Bana lise talebesi gibi geldi, başkan olduğuna pek inanmadım” dediğini söyledi.
Kısıtlı imkânlara rağmen, eğer istenirse çok şeylerin başarılacağını inandık. ‘Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz’ felsefesiyle hareket ettik. Dağlar tepeler ne kadar yüksek olursa olsun bu yol dağlardan tepelerden mutlaka aşacak dedik, hedefimize ulaştık zoru başardık.
Belediye Başkanı hizmetlerimizde yardım ve hizmetlerini esirgemeyen o dönemin güzide kadrolarına şükran ve minnet duygularımla teşekkür ediyorum. Gök kubbede hoş seda bırakan ve aramızdan ayrılmış değerli büyüklerime Allah’tan rahmet diliyorum. Bu millete hizmet edenler nur içinde yatsınlar ruhları şad olsun…
Ne demiş atalarımız:
“At ölür meydan kalır,
Yiğit ölür şan kalır.”
31 Mart yerel seçimlerin üzerinden iki ay geçti.. Bu anlattıklarımın yeni seçilen belediye başkanlarımıza örnek olması dileğiyle, okurlarımın Ramazan Bayramını tebrik ederim. Sağlık, barış ve huzur içinde nice bayramlara kavuşmamızı Allah’tan niyaz ederim.
Kalın sağlıcakla...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.